Bayramda bir müslüman kardeşimizin eline değince elimiz...
O el gider başka bir ele değer. Sonra o el bir başka ele.
Ellerimiz çoğalır, yeryüzünü dolaşır.
Kardeşliğimiz, sevincimiz elden ele büyüyerek, dünyanın her yerinde hissedilir.
Bu dünyanın gelip geçici hay-huyu içinde bir anlığına birleşir ellerimiz.
Şükrederiz.
Bayram der, gülümseriz.
Bayramın kutlu olsun kardeşim.
Kardeşim Bayram. Bayram kardeşim.
Anadolu’da bazı şehirlere, ilçelere uğruyor yolumuz.
Latif dostlar, güzel insanlar, hiç tanımadığımız ama kendimizi aşina hissettiğimiz yüzler. Ve derken bayramlaşma, birbirine uzanan, çoğalan ve başka ellere eklenen, sürekli büyüyen eller.
Bu memleket, bu hasret, bu yüzler, bu eller bizim.
Akçakoca’da bir câmi
Adı Akçakoca Merkez Camii.
Bir hayırsever, Lütfi Çakır amca (78) inşâ ettirmiş. Gelgelelim eski câmi yıkılarak yerine inşâ edilen bu yeni câmi çok sayıda tartışmayı da beraberinde getirmiş. “Kubbesiz câmi mi olur, sen gavur musun?” diyen bile olmuş. Yetmemiş dava açmışlar Lütfi Amca hakkında, yıllarca mahkemelere gidip gelmiş.
23 yıl önce inşâ edilen câminin içi oldukça ferah ve bugün İstanbul’da gördüğümüz Şâkirîn ve Marmara İlahiyat câmilerinin öncülü gibi.
Ayakkabılığından hatlara kadar özel bir dizaynla inşâ edilen câmi mimarisinin yarasadan mülhem olduğunu söyleyenler de var. Kendisiyle görüştüğüm Lütfi Amca câminin hikâyesini anlatırken zama zaman dalıp gidiyordu ama o câmiyi inşâ ettirmiş olmanın sevinci yüzünde hep görülüyordu.
Anadolu! Sen ne acayip, ne ilginç yersin Anadolu.
Şiir Miir
Cebimde kalmadı üç beş kuruş
Hey yürüyen tütün kolonyası
Ver o mübarek eli alnıma koyayım
Selam şerbete bulaşmış sarmalar
Ve güle güle
Her bayram ne yaptığımı soran hanımabla
Siz de bizim kapımızı çalmayı unutmayın
Neden siz bizimkini çaldınız mı da
Evet sırtımıza yüklendik gidiyoruz
Nereye karpuz kesecektik
İyi madem oturalım
Şey kelek çıktı iki ay sonra bekleriz