Bir bakıyorsunuz Kut’ul Emare zaferinin kutlanmasından rahatsızlık duyup bin şeytan deresinden İngiliz değirmenine su taşıyorlar.
Bir bakıyorsunuz Avrupa Konseyi’nde Türkçe’nin çalışma dili olarak kabul edildiği gün, kendi Başbakanına ingilizce bir metinle soru yöneltiyorlar.
Bir bakıyorsunuz batı dilleri dışındaki dillerin, özellikle de arapça, farsça gibi bize yakın ve aşina olduğumuz doğu dillerine karşı bütün eğitim ve bürokrasi hayatında yok saymaların tarihi olan bir yakın geçmiş inşâsı...
Kısacası katıksız batı hayranlığı ve amansız ‘doğu’ düşmanlığı bağlamında dizayn edilmiş bir medya, kültür/sanat aksında gerçeklikten uzak, sağlıksız, kompleksli bir ‘görülme’ çabası.
Sonuç: Milletle bütünleşememiş bir bürokratik ve medyatik yapının inşâ ettiği bir toplumsal yapı. Öyle bir toplumsal yapı ki, içine her türlü ayrılık, kötülük tohumu atılmış, tarla içeriden dışarıdan defalarca sürülmüş...
Hukuk ve siyaseti de dizayn etme çabalarıyla birlikte düşünüp, genel sonuca cevap aramaya kalkarsak, başarabildiler mi? Hayır!
Bu derin bilinç, bu aziz millet her fırsatta (yani her seçimde) kendi aslî kimliğine dönmenin işaretini verdi, veriyor, verecek. Mevzî operasyonlar yapıldı ve yapılıyor. Ama dünyadaki kutuplardan biri her neresiyse, Türkiye, dünyanın ikinci kutbu mevkiinde durmaya devam ediyor.
Dün gazetemizde İbrahim Kiras, bir gazetenin Kut’ul Emare kutlamaları hakkındaki saptırmasına ilişkin aydınlatıcı bir yazı kaleme aldı. Başbakanımız da Avrupa Konseyi’nde kendisine kağıttan okuyarak ingilizce bir soru soran TBMM parlamenterine aydınlatıcı ve tarihî bir cevap verdi. İbrahim Kiras da, Başbakanımız da bu aydınlatmayı ingilizce yapabilecek seviyede iki değerimiz. Ama seviyelerini düşürmediler.
NOT:
- İngilizlere karşı kazanılan ve unutturulmaya çalışılan büyük zafer Kut’ul Emare uzun yıllardan sonra nihayet hatırlanmıştır ve elbette kutlanacaktır.
- Türkçe güzel bir dildir.
Yalnızız
Yalnızız..
İkimizin de sıcağı öksüz artık! Hayatı yaşanır kılmak adına, yalancı süslerle bezemeye çalışıyoruz zamanı.. Yarınlara ikinci el mutluluklar ısmarlıyor, her yarını dün ettiğimizde koca bir hiçle uyanıyoruz..
Olmadık insanlarla üç kuruşluk muhabbetlere oturuyor, tebessüm bile etmeyeceğimiz şeylere kahkaha atıyoruz..
Ama merhemimizin adı; zaman..
Tutkal kıvamında susuşları yalnızlığın keskin tineriyle inceltip, kendi kendimize mırıldanmalara çevirdiğimizde, dudaklarımızdan dökülen yalnızca; ‘ne yaptım?’
Ne yaptık biliyor musun?
Belirsiz bir zamire sürüldük...Aşkın hiçbir eylemi, çekilmez bu zamirle!
Yalnızız-Peyami Safa
Hurda atıktan sağlığa katkı
Zaman zaman bazı okullarımızda genç arkadaşlarla edebiyat buluşmaları yapıyoruz. Geçenlerde yolumuz TOKİ Güneşpark Evleri Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne düştü. Bu okuldaki aktif sosyallik beni şaşırttı. Okul Müdürü Ramazan Aşçı’nın özel çabalarıyla okul tam bir sosyal merkeze dönüşmüş. Okulda yirmiye yakın, her alanla ilgili sosyal klüp var. Ama bu klüpler öyle laf olsun kâbilinden değil, gerçek anlamda üreten, üstelik öğrencinin kendi isteğiyle içi doldurulan klüpler. Ve işin tuhafı okulda 820 civarında öğrenci var ama klüp üyelerinin toplamı 2500’e yaklaşıyor. Sebebi ise ilginç; bir öğrenci en az 3 klüp faaliyetine gönüllü olarak katılıyor. Müdür Aşçı, bir çok okula model olabilecek bu çalışmanın temelinin sahicilik olduğunu söylüyor ve klüp faaliyetinde başarılı olan öğrencileri çeşitli yollarla teşvik ettiklerini ve ödüllendirdiklerini belirtiyor. Okuldaki söyleşimizi yapıp ayrılırken, bahçenin bir köşesinde gördüğüm hurda yığınını sordum. Meğerse klüplerden birinin çalışma alanı bu imiş: atık hurdaları toplayıp satıyor, parasıyla da LÖSEV’e katkıda bulunuyorlarmış.
Ne diyelim, tebrikler.
ANONS:
İBB Başkanı Kadir Topbaş açıkladı: Üsküdar-Kabataş hattında denizin altında balıklarla selamlaşacağımız bir yaya yolu inşâ edilecekmiş. Aşırı ilginç şeylere hazır olalım.