Yazılan, çizilen, konuşulanlara baktığımda bugünlerde gördüğüm en önemli tablolardan bir tanesi şu: Yine işi yalnızca askere ve diğer güvenlik birimlerine yıkmış gibi gözüküyoruz.
Yine işin ruhundan uzaklaşıp, terörle mücadeleden vazgeçip, teröristle mücadeleye odaklanmış durumdayız. Çünkü en kolay başarının elde edildiği yer teröristle mücadele. Bunu rakamlarla çok net olarak açıklayabiliyorsunuz ve emir verdiğinizde güvenlik güçleri gözü kara bir şekilde, vatan sevgileriyle işlerini çok daha rahat yapabiliyor. Kısa vadede çok daha başarılı sonuçlara ulaşabiliyorsunuz.
Ama unutmayın ki terörle mücadele olmadığı müddetçe teröristle mücadelenin de çok fazla bir anlamı kalmıyor. Bu, çok net bir şekilde ortada.
Evet 10 bin terörist etkisiz hale getirilmiş durumda. Ama teröristle mücadeleyi terörle mücadeleye çevirmediğinizde 10 bin teröristin etkisiz hale getirilmesinin hiçbir anlamı yok.
Verdiğimiz şehitler ve gazilerin bu çabaları inanın boşa gidecek.
***
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ne baktığınızda ne Milli Eğitim, ne Sağlık ne İçişleri bakanlıklarının yapması gerekenlerin hala hayata geçirilmediğini görüyorsunuz. Bu hayata geçirilmeyen ve koordine edilmeyen konular, önümüzdeki günlerde her gün başımızı ağrıtan konular olarak gündeme gelecek.
Evet Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki halk PKK’nın yaptıklarından çok bunalmış durumda. Yaşatmış oldukları ızdırapların farkındalar. Önümüzdeki dönemde bu terör grubunun yaşatabileceklerinin de bilincindeler. Ama “devlet zaten başlangıç itibarıyla bu dramların yaşanmasına müsaade etmemeliydi” diyecekler. Ayrıca yıkılan ve yakılan her yerin onarılmasını isteyecekler. Bunu istemeleri onların helal olan haklarıdır. Neredeyse bir yıldan bu yana evsizler. Çocukları okullarına gidemiyor. Yaşadıkları ızdırabın, travmanın boyutu tanımlanamıyor bile.
Evet, Güneydoğu’daki vatandaşlarımız PKK’dan uzaklaştı. Ama Güneydoğu’daki halk acaba şu anda kime yanaştı, kimin yanında yer aldı? Evet, teröristle mücadelede devletin yanında yer aldı. Peki terörle mücadele kapsamında nerede olacak?
İşte bunların her birini belirleyecek faaliyetler, bütün bakanlıkların ve toplumsal olarak yapılacak olan yeniden organizasyonun, inşanın, yenilemenin sürecinde meydana gelecek.
Bir güvenlik politikaları uzmanı olarak baktığımda maalesef geçmişte yapılan hataların aynısının yapıldığını görüyorum.
***
Evet, teröristle mücadele ediyoruz, ama terörle mücadeleyi asla yapmıyoruz. Evet, bölgeye gittiğinizde yeni binalar inşa etmek için projeler oluşturuyorsunuz, okul, yol yapıyorsunuz. Evet, sosyo-ekonomik projeler var. Ama şunu unutmayın; okullarda PKK destekçiliği yapanlar, sağlık birimlerinde PKK için çalışanlar, adli veya diğer birimlerde PKK faaliyetlerini organize edenler, yürütenler, onların tabiriyle gençlik teşkilatında yer aldıkları müddetçe gerçek anlamda terörle mücadeleye atılacak mıyız? Oradaki insanların çocukları, o okullara gidip aynı muameleye, olaylara şahit olmayacak mı?
Yani işin özü, sürekli söylenen şu tabirde saklı: Bataklığı kurutmak yerine sinekleri öldürmeye devam ettiğiniz müddetçe açıkça terörle mücadele yapmış sayılmazsınız. Ben Suriye’de bataklığın kurutulmasından vazgeçtim. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde örgütün beslendiği kaynaklar, üniversiteler, eğitim kurumları, sağlık merkezleri ve diğer yerlerdeki faaliyetlerle ilgili somut atılan adımları alt alta yazabiliyor musunuz? Bunları 10 maddeye getirebiliyor musunuz?
Benim gördüğüm kadarıyla elde edilen tarihi fırsat maalesef kaçırılıyor. Örgüt hayatının en büyük hatasını bölgede yapmış olmasına rağmen bu hatanın getirisini devlet kendi hanesine yazamıyor. Önümüzdeki süreç, bu yazılamayan hataların bedeliyle olacak. Benim üzüntüm, bugün konuştuğumuz konulardan çok daha büyük, hukuki, bölünme, duygusal travma sorunlarıyla uğraşacağız.
Maalesef bir kez daha söylüyorum. Biz en kolayını yapıyoruz, teröristle mücadele ediyoruz. Çünkü en başarılı olduğumuz yer burası. Ama asla ve asla terörle mücadele yapmıyoruz.