Seçilmişler

Mete Yarar

Musul’un kuşatılmışlığının içinde yaşananlar sanırım önümüzdeki dönem en çok konuşulan konular olacak. Bir yandan IŞİD tarafından kuşatılan iç yaşam bir yandan dışarıdan uygulanan abluka. Bu çifte kuşatılmışlığın içinde mahkum bırakılan bir buçuk milyon insan.

Musul geçmişte Irak’ın Bağdat’tan sonraki en gelişmiş kentiydi. Hatta bazı konularda Bağdat’tan bile önce gelirdi. Bağdat’ta rahat oturmak isteyen liderler Musul’daki aşiretlerin sözüne önem verirdi. Bir anlamda Musul yarı özerk bile sayılabilirdi. Bağdat’a direnebilen tek şehir Musul ve onun içindeki aşiretlerdi.

Telafer de bölgedeki en önemli Türkmen yerleşim yeriydi. Kendi içlerinde mezhepsel olarak bölünseler de özlerini koruyabilmişlerdi. Silaha en yatkın ve sert Türkmen grupları buradaydı.

Saddam dahil olmak üzere üst rütbelere taşıdıkları Türkmenler hep bu yerleşim yerindendi. Buranın tek handikapı konuştukları lisanı kaybetmiş olmalarıydı. Hangi bölgeye gitseniz bir Türkmen ile konuşabiliyor olmanıza rağmen burada anlaşmakta zorluk çekebilirsiniz. Geçmişin en sert yerleri, maalesef bugün kuşatılmışlığının içinde kaderlerini bekler duruma düşmüş görünseler de son sözü yine onlar söyleyecekler.

***

Musul’un temizlenmesinde içeride bulunan Arap aşiretleri dışarıdaki gruplara destek vermezlerse durum Felluce’den farklı olmayacak gibi gözüküyor.

ABD, Felluce’deki direnişçileri çıkarmakta zorlanınca şehirde yaşayanlara çağrı yapmıştı. Çağrısında dışarı çıkmayanları destekçi olarak göreceklerini açıklamışlardı. Süre dolunca da ağır bir ateş altına aldığı şehri çökertmişti. Buna rağmen şehire girmekte zorlanmış ve en ağır kayıplarını burada vermişti. Hala şehir bu ağır hasarla yaşamaya çalışmaktadır.

Görünen odur ki iç ayaklanma olmazsa şehrin kaderi Felluce gibi olacaktır.

Bugün yaşadıklarımız tam bir sene öncesinden farkedilmiş ve Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Obama’ya rapor olarak sunulmuştu. Bu raporda, eğer Türkiye’ye izin verilirse içerideki aşiretlerle beraber IŞİD’in şehirden temizlenebileceği söylenmişti. Türkiye’nin kaygısı sivil kayıpların yüksek olması ve mezhep savaşı başlatacak bir potansiyelin bu şehirde bulunmasıydı. Nedense bu fikir ABD tarafından destek görmedi.

***

IŞİD’in temizlenmesi için bölgedeki terör örgütlerini desteklemekten çekinmeyen ABD, bu sefer sivillere bu seçeneği sunmaktan kaçınmıştı.

Hani bölge halkının desteklenmesi öncelikli olacaktı. Hani Kobani’de olduğu gibi halklar şehirlerini kendileri kurtaracaktı. Anladık ki bu konuşmalar bazı seçilmiş istekli gruplar için söylenmiş.

Bugün bazı ABD’li yetkililerin söylediği ifadeyi hatırlatmakta yarar var; “istekli bölge halkına destek verilmeye devam edilecek”.

Sanırım bu istekli halktan kastettikleri kendileri ile beraber çalışacak olanlar. Yoksa IŞİD ile mücadeledeki isteği kastetmiyorlar. Eğer ikinci söylediğimiz olmuş olsaydı bu hakkı Musul halkına da tanırlardı.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (5)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.