Geçen gün katıldığım bir konferansta izleyicilerden çok ilginç bir soru geldi. Orta Doğu satranç tahtasında Türkiye sizce at mıdır kale midir yoksa vezir midir, dendi.
Soruyu soran kişi tarih okuyan ve bölgesel sorunları yakinen takip eden birisiydi. Konumuz da “Yeni dünya düzeninde Türkiye” olunca aslında soru da tam yerindeydi.
Cevabım aslında kısa oldu. Orta Doğu sahnesinde bir gün yenilen bir taş olmak istemiyorsanız satrancı oynayan kişi olmak zorundasınız dedim. Türkiye uzunca bir süredir oyunda hamle yapmak için kullanılan bir taş olmuyor.
***
Belki darbe girişimi öncesinde de başlatılan söylem de bu tezimi teyit ediyor. ABD ve AB endeksli birçok kişi Türkiye için “ kontrol dışına çıkmış NATO müttefiki “ deyimini kullanıyor. Bu kontrol dışına çıkma deyimini sizce niçin kullanıyor olabilirler? Gelin beraber bir beyin fırtınası yaparak bu sorunun cevabını bulalım.
Türkiye, NATO içinde sizce neye uymamıştır ki bu deyim gündeme alınmıştır. Bildiğiniz üzere NATO’da bütün kararlar oybirliği ile alınmak zorundadır . Benim bildiğim Türkiye elinden geldiğince terörle mücadele kapsamında ve kriz noktalarına müdahalede aktif olarak görev almaktadır. Geçmiş bağları nedeniyle bu görevlerde aktif muharip görevler yerine insani tarafta kalmayı tercih etmektedir. Örneğin, Afganistan’daki Türk birliğinin görevi vb.
Acaba aktif olarak önde yer almadığımız için gönül koymuş olabilirler mi diyeceğim ama bir anda bu görevlere sembolik olarak katılan ülkeler aklıma geliyor. Hiçbiri için bu deyimi kullanmıyorlar.
İşbirliği anlamında veya TSK modernizasyonu anlamında geride mi kalıyor diye düşünmeye başlıyorum. Ordusunu yeni konsepte adapte eden nadir ülkelerden biri olduğunu hatırlıyorum.
Acaba uluslararası anlaşmalarda üstüne düşeni yapmıyor mu diye düşünüyorum? Sonra bir anda ABD ve AB ülkelerinin terörist unsurlara silah yardımı yaptığı veya mültecilerle ilgili anlaşmalara nasıl olup da hiç uymadıkları aklıma geliyor. Bundan ötürü kızmış olamazlar diyorum. Çünkü bunu yapsalar kafalarını utançtan yerden kaldıramayacaklarını düşünüyorum.
Acaba uluslararası entegrasyonda bir problem mi yaşıyoruz diye düşünmeye başlıyorum. AB müzakerelerini sudan sebeplerle tıkamaya çalışan müttefiklerimiz aklıma geliyor. İpe nasıl un serildiğini anımsıyorum. Türkiye, AB için hazmedilemeyecek büyüklükte bir ülke söylemleri aklıma geliyor. Neden bizi yemek mi istiyorsunuz diye de sormak içimden geçiyor. Bundan ötürü de laf söylemiş olamazlar diyorum.
Acaba diyorum, Türkiye terör örgütleri ile mücadelede istenilen etkiyi göstermiyor mu diye düşünmeye başlamadan aklımdan soruyu siliyorum. PYD, PKK ve DAEŞ konusunda Türkiye’nin bir numaralı hedefte olduğu dönemde NATO müttefiklerimizin ikiyüzlülüğü aklıma geliveriyor. Bu soruyu düşünmenin bile ülkem için haksızlık olduğunun farkına varıyorum.
Acaba tutarsız bir dış politika güdüp NATO çıkarlarına zarar mı veriyoruz diyorken aklıma birden son dönemde yapılan açıklamalar geliyor. Suriye politikasında keşke Türkiye’nin ilk tezlerini uygulasaydık, Libya’da sorun artık kaos noktasına doğru gidiyor, Irak’ta yaşanan sürecin asıl nedeni grupların adil temsil edilmemesidir diye açıklamaları hatırlıyorum. Bırakın Türkiye’nin yalpalamasını, herkesin bizim hizamıza geldiğini görüyorum. Bundan ötürü de kızmış olamazlar diyorum.
***
Darbe girişimi sonrasında cunta mensuplarına kucak açan NATO ülkelerini aklıma hiç getirmiyorum ki zıvanadan çıkmayayım ve konu içinde kalayım istiyorum.
Sanırım asıl sorun, Türkiye’nin bağımsız politikalar üretmesi ve bunları hayata geçirmesi.
Aslında Türkiye gerçekten hazmedilemeyecek kadar millet olmuş bir devlet. Büyüdüğünde kabına sığamayan emperyal düşünceye ve geçmişe sahip bir devlet. O zaman sorun, Türkiye’nin kendi başına karar alabilecek kadar ayağa kalkmış olması.
Tam burada zamanında bizim için söylenmiş o söz aklıma geliyor: Türklerin asla dizlerinin üstüne kalkmasına izin vermeyin.
Ardından da son yüzyıla damgasını vurmuş düşünür ve politikacıların bizler hakkında söylediği sözlerini okuyor ve neden kontrol dışına çıktığımızın delillerini buluyorum. Size de tavsiyem o sözleri okumanız.
Türkiye satranç tahtasında taş olmaktan vazgeçtiği günden bu yana müttefiklerimiz için kontrol dışına çıkmış bir ülkedir. Bu paye bile doğru yolda olduğumuzun en önemli işaretidir.