Çoğunlukla olaylara stratejik bakar veya diplomasi üzerinden okumalar yapmaya çalışırız. Ama sonuçları değiştiren çoğunlukla arazide ayakları yere basanlar olur.
Sizleri harita başından alıp arazide yürüyen bir askerin yanına götüreceğim. Onun gözünden yere bakıp yürüyeceğiz.
Hepinizin malumu olduğu üzere operasyona katılan askerlerin tamamına yakını profesyonel ordu mensubu. Ülkenin farklı bölgelerinden bu operasyon için bir araya geldiler. Bir kısmı direkt operasyon bölgelerinden geldi diğer bir kısmı da Irak’ın kuzeyinden.
Bu yiğitler geçmiş yıllarda olsaydı ne diye adlandırılırdı inanın bilmiyorum. Düşünsenize sayısız operasyona çıkmışsınız, barikatlar döneminde şehirleri tek tek dolaşarak teröristlerden temizlemişsiniz ardından Fırat Kalkanı’na katılmışsınız, ardından yine operasyonlara katılmaya devam etmişsiniz. Şimdi de Zeytin Dalı için bölgeye gelmişsiniz. Bir çoğunuz birkaç kez yaralanmış gazilersiniz. Ama bir kez bile geri adım atmadan sahada kalmaya devam ediyorsunuz.
***
Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi, sizler ölümden korkmuyorsunuz ölümü korkutuyorsunuz.
Sırtlarınızda 35 kilo yükle beraber bu ülkenin şerefi ve onurunu da sırtlamış yürüyorsunuz. O yükü sırtlamayanın bunu anlamayacağını da biliyoruz. Her attığınız adımın ne kadar zor olduğunu bizler anlıyoruz.
Mayın tehlikesine, EYP’lere rağmen dört günde yaklaşık sekiz kilometre yol yürüdünüz. Başka ülkelerin mayın var diyerek yürümeyeceği yerlerde askeri standartların 40 misli üzerinde bir yol yürüdünüz.
Standart ordu malzemesine sahip sivil halkın arkasına gizlenen bir terör örgütünün elinden yerleşim yerlerini tek tek alarak ilerliyorsunuz. İşinizi uluslararası hukuk kurallarına o kadar uygun yapıyorsunuz ki terör örgütü sizleri kötülemek için başka ülkelerde çekilmiş görüntüleri kullanmak zorunda kalıyor.
Bir çoğunuzun ailesi nerede olduğunuzu bilmiyor. Endişe etmemeleri için onlara beyaz yalanlarla farklı hikayeler anlatıyorsunuz. Yanınızda bomba patlarken ailenize arkadaşlarla sinemaya gittik diye yazıyorsunuz.
Sevdiklerinizi ne kadar çok özlediniz inanın farkındayız. Keşke elimizden gelse de size birkaç gün kazandıracak bir yöntem bulsak diyoruz. Birçok kişi yerinizi almak için hazır bekliyor. Bu söylediklerim hamaset değil rakamlar bunu söylüyor.
Orduya ve polisliğe başvuru sayısı tarihte görülmemiş rakamlara ulaşmış gözüküyor. Biraz daha sabredin yeni yiğitler yanınıza geliyor.
Sizlerin arasından gelen bir kişi olarak duygularınızı çok iyi anlıyorum.
En doğru kararı arazide yine sizler vereceksiniz. Bölgede yağmurun kesintilerle yağdığının farkındayız. Sisin bölgenin kaçınılmaz bir sonucu olduğunun da. Yürüdüğünüz yerlerin bir kısmı zeytinlik bir kısmı çamlık bir kısmı da yüksek çalılık. Bütün şartlar olumsuz olmasına rağmen tecrübenizle bunları lehinize çeviriyorsunuz. Elinizdeki gelişmiş ekipmanla görüş kısıtlarınızı lehinize kullanıyorsunuz.
Kesintisiz bir operasyon zorunluluğu nedeniyle durmadan ilerlediniz. Çok az uyudunuz. Çok az sıcak bir şey boğazınızdan geçti ama siz bunların daha zorları için eğitildiniz ve de yaptınız. Bazılarına dağ gibi gözüken yerler sizin operasyon ölçeğinizde tepe sınıfının üzerine bile çıkamaz.
***
Bizim üzüntümüz sizlerin hemen dibinizde olamamak. Sizler için oralarda bir şey yapamamak.
İnanın sizin cesaretiniz ve kahramanlığınız ülkenin önünü yalnızca Afrin’de açmıyor. Masaya oturmayanları bile Türkiye’nin isteklerini kabul etmeye mecbur bırakıyor.
Sizler orada yalnızca PKK ve DAEŞ terör örgütü mensuplarını etkisiz hale getirmiyorsunuz aynı zamanda başımıza yeni çoraplar örmeye çalışanların da hayallerini yıkıyorsunuz.
Bu ülkenin dirilişindeki payınız yadsınamaz ve o onurlu sayfada hepinizin ismi altın harflerle şimdiden yazıldı.
Sizleri yetiştiren anne ve babalarımızın önünde saygı ve hürmetle eğiliyorum.
Afrin şehidimiz Musa Özalkan’ın dediği gibi “Biz Aşkı, Vatan için canını verenlerden öğrendik”
Ruhun şad olsun şehidim.