Katar ilk domino taşı mı?

Mete Yarar

Katar bugün yaşanan krizin bir benzerini 2014 yılında da yaşamıştı. O dönemde yaşanan kriz çap ve içerik anlamında daha küçük ölçekliydi. Bugün ise krizin boyutunu, savaş öncesinin bir tık aşağısı olarak değerlendirebiliriz. Körfez ülkelerinin, Libya, Yemen ve Mısır’ın açıklamalarına baktığınızda iç işlerine karıştığı, silahlı grupları desteklediği, El Kaide, IŞİD ve Nusra gibi terör örgütlerine yardım ettiği için Katar’a yaptırım uygulandığını öğreniyoruz. Bu içeriğin doğru olup olmadığına birazdan değineceğim. Şimdi değinmek istediğim yaptırımların içeriği.

***

2014 krizinde yalnızca büyükelçiler çekilmişti. Bu sefer diplomatik ilişkiler tamamen kesilirken; hava, kara ve deniz sahaları kapatılıyor, diğer ülkelerce kendi topraklarında bulunan Katar vatandaşlarının ülkeyi 14 gün içinde terk etmeleri isteniyor. Bu sıklıkla karşılaştığımız bir durum olarak gözükmüyor. Devletler hukukunda bu yaptırımlara çoğunlukla bir savaş tehdidinin veya müdahalenin öncesinde rast geliriz. Zaten bu tespitimizin doğruluğunu, Suudi Arabistan Dış İşleri Bakanı’nın bir soruya verdiği açıklamayla görüyoruz. Bakan, “Askeri müdahale olur mu?” sorusuna, “İnşallah o aşamaya gelmez” diye cevap vermiştir.

Katar’daki ABD Büyükelçiliği’nin ise ülkede kontrolsüz bir siyasi değişim olabileceği uyarısını vatandaşlarına bildirildiği iddia ediliyor.

Katar’da ne olur sorusu bir yana, suçlamalara kısaca değinmekte yarar var. Katar’ın Suriye’deki muhalif grupları desteklediği söylemi gerçek ise Suudi Arabistan’ın desteğini nereye koymamız gerekmektedir?

Libya’daki diğer grubu desteklediği söylemi gerçek ise BAE destekli Libya hükümetini nereye koyalım?

Katar, İran yanlısı bir siyasi çizgi içinde ise Yemen’deki İran destekli gruba karşı kurulan koalisyon içinde neden yer almaktadır? Suriye’de İran destekli gruplarla çatışan kesimleri niçin desteklemektedir? İran balistik füzelerine karşı kurulan en büyük ABD radarlarının kendi ülkesine kurulmasına neden izin vermektedir?

***

Katar, El Kaide ve IŞİD’e destek veriyorsa, bunlarla mücadele için kurulan koalisyon içinde neden yer almaktadır? ABD’nin Afganistan, Irak ve Suriye operasyonlarını yürüttüğü, Orta Doğu’daki en büyük askeri üsse neden izin vermiştir? ABD, Katar bir terörist devlet ise neden bu ülkede 10 bin askerinin yaşadığı üssü işletmeye devam etmektedir?

Demokrasi çok önemli ise Mısır konusunda Katar neden suçlanmaktadır? Darbecilerin yanında yer almamış, seçilmiş olanlara ve darbecilere karşı direnen İhvan üyelerine kucak açmıştır. Bu yaptığının uluslararası anlamda neresi suçtur?

Suçlamaların ve yaşananların arasında çok derin bir uçurum olduğu için de bu işin içinden çıkmak kolay gözükmüyor. Olmayan bir suçlamayı telafi etmek neredeyse imkansız bir şeydir. Yapmadığınız bir şeyden nasıl vazgeçebilirsiniz?

Bu işin içinden Türkiye, Pakistan, Malezya, Endonezya gibi ülkelerin arabuluculuğu sayesinde çıkılacak gibi gözüküyor. Katar bir adım geri atarak gerilimi düşürecektir. Geçen seferki kriz daha düşük ölçekli olmasına rağmen sekiz ay sürmüştü, bu kriz daha kısa sürede çözülemeyecek gibi gözükmektedir.

Bu krizde en önemli görev de Türkiye’ye düşmektedir. Ankara, Katar ve Suudi Arabistan’la denge politikası güderek sorun çözme grubu içinde kalmaya özen göstermelidir.

Katar’a yapılan bu tehdit, işin domino etkisiyle ilerleyeceğini de göstermektedir. Afrika ve Orta Doğu’ya etkilerini hep beraber izleyeceğiz.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (16)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.