Gerçeğe tecavüz

Mete Yarar

Hayatın her aşamasında gerçeğe bu kadar tecavüz ederken sizce gideceğimiz doğru istikameti bulabilir miyiz? Hayatımızdaki doğruya ulaşabilir miyiz?

Karşımızdakini ikna etmek için doğruyu söylemek yerine kara propagandayı tercih ederken sizce doğru insanlara ulaşabilir miyiz?

Hayatın her aşamasında doğru söyleyenlerin dokuz köyden kovulduğu bir yerde yeniden doğruyu söyleyecek bir adam bulabilecek miyiz?

Gözümüzün önündeki gerçekliğe ulaşmayı tercih etmek yerine bize sansasyonel gelen haberin peşine takılmayı tercih ettiğinizde sizin adınıza gerçeği savunan kimseyi bulabilir miyiz?

Yalancı tanıklığın, iftiranın, sahte belge hazırlamanın legalleştiği bir adalet sisteminde gerçek anlamda adaletin tecellisini bekleyebilir misiniz?

Hayatınızın her aşamasında gerçeğe bu kadar tecavüz edilirken doğru olarak kalabilecek misiniz?

İnanın artık bazı şeyleri yazmaktan da söylemekten de gına gelinen bir ortamdayız. Geçen hafta yaygara koparılan bir konuyu, hadi bu tecavüz meselesiyle beraber anlatalım: “Kıbrıs’tan askerlerimizi çekiyoruz, Kıbrıs Rumlar’a peşkeş çekilecek.”

Ortalık yangın yerine döndü. Bugün ne olduğunu anlatsam Kıbrıs’ta yaşanan doğrunun bir anlamı var mı? Çünkü gerçeğe tecavüz edilirken oturup hep beraber seyrettik. Aynen bir kadına yapılan tecavüzü onun hayatından nasıl silemezseniz aslında gerçeğe tecavüz edilirken de görmezden gelirseniz bir daha düzeltme şansına asla sahip olamazsınız. Nasıl olsa birisi çıkar doğruyu söyler diye bekliyorsanız aslında doğruyu söylemenin de hiçbir anlamı kalmaz. Adamlık ve insanlık gözümüzün önünde gerçekleşen tecavüzü engellemekle bulunur. Yoksa tecavüz olduktan sonra suçluyu yakalamakta değil.

Kıbrıs’tan asker çekiliyor yaygarasıyla kopartılan gürültü aslında doğruyu da çoktan aldı götürdü. İşin doğrusu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde operasyonel anlamda kullanılmak için birlik ihtiyacı doğduğundan Kıbrıs’taki Komando Alayı’ndan bir tabur geçici görevle Beytüşşebap’a gönderilmişti. Kolordu düzeyindeki bir kuvvetten bir taburun çekilmesini Kıbrıs’ı satıyoruz yaygarasıyla verdiğinizde işte gerçeğe de tecavüz etmiş oluyorsunuz.

Askerlerin görevlendirildiği yer Beytüşşebap. Anavatan’da kullanılmak için görevlendirilen bir birliği Kıbrıs’ı satıyor edasıyla vermeye başlarsanız bir kez daha söylüyorum gerçeğe tecavüz edersiniz.

Bizim sorunumuz bu kadar çok gerçeğin katledildiği bir ortamda doğruya ulaşmayı beklemek. Bu bekleyiş gerçekten çok nafile. Bir kez daha söylüyorum: Adamlık ve insanlık gerçeğin korunmasıyla sağlanır.

Bu kadar darbe ile ilgili konular, bu kadar demokrasi ihlalleri, bu kadar açılmış onlarca kumpas davaları, MİT TIR’ları davası, Ensar Vakfı’nda yaşanan hadiseler gündemdeyken buna şimdi de Kıbrıs’ı eklediler. Düşünün bütün bu içinden geçtiğimiz süreçte gerçeğe tecavüz edilirken doğruya ulaşabilecek miyiz? Bu davaların içinden gerçek suçlular ile suçsuzları ayırabilecek miyiz ?

Bilen varsa elini kaldırsın.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.