Daha önce yazdığım bir yazıda Almanya’nın bize yaptıkları bir bir sıralamış ve ardından sormuştum bu yaptıklarınızın onda birini biz size yapsak nasıl bir tavır alırsınız demiştim ?
Sorumu geri çekiyorum yüzde birini yaptık Almanya Dışişleri Bakanı “İkili ilişkileri ve savunma sanayi projelerini gözden geçireceğiz” beyanatını verdi . Bu laf üzerine Atatürk ün tam bağımsızlık tabirini isterseniz tekrar bir hatırlayalım; Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasî, malî, iktisadî, adlî, askerî, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek mânasıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir. Biz, bunu temin etmeden barış ve sükûna erişeceğimiz inancında değiliz (1921 Nutuk II, s. 623-624).
Bu tanıma imza atmayacak bir vatandaşımız yoktur sanırım. En son cümlede de bir sonraki adımı bize tekrar hatırlatmış, biz bunu Temin etmeden barış ve sükuna erişeceğimiz inancında değiliz.
Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları aynı şu andaki duruma benzer bir dönüşüm döneminde asker ve idarecilerdi. Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlar hatta Afrika o dönemde şekilleniyordu. Libya, Mısır, Sudan, Yemen, Cezayir, Fas ve Tunus birileri tarafından işgal ediliyordu. Aynı anda Irak, Suriye, Kıbrıs, Filistin yeniden şekillendiriliyordu. Bir taraftan müslüman Türkler, Balkanlar’dan etnik temizlik yoluyla çıkartılıyordu. Kırım sorunu ve Kafkas sorunu ise devam ediyordu.
Yazarken bile sanki bu dönemi yazıyorum hissine kapılanlarınız olmuştur. Sebepleri de üssüne koysanız sanki dönem kopyası gibi duracak.
O dönemi bu ülke nasıl atlattıysa şimdide aynı çalışma azmi ile atlatmak zorundadır.
Tam bağımsız olmak için bütün konularda bağımsız olmak zorundasınız. Eğer bir tanesinde bile şüphemiz varsa şapkamızı önümüze koyup tekrar düşünmek zorundayız.
Posta koymamaları için önce onlara hiçbir şekilde ihtiyacımızın olmaması gerekir. Tek çözüm bu hırsla daha fazla çalışıp öne geçmektir.
Sanırım Almanya ipi germeye çalışırken bizim salmamızdan pekde hoşnut olmamış ki, ipi tamamen ortadan kaldıracak hamleler yapmaya çalışıyor.
Burda bakacağımız ve soracağımız soru Almanya bu süreci neden bu noktaya getirmeye çalışıyor olacaktır.
***
ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, Türkiye’nin, PKK ile ilişkili görmesi sebebiyle YPG’ye ‘isim değiştirme’ tavsiyesinde bulunduklarını, bunun üzerine örgütün, adını “Suriye Demokratik Güçleri’ (SDG ) olarak değiştirdiğini söyledi.
Bazıları için bu itiraf gibi açıklama olabilir ama sahayı bilenler için bu açıklama çokta sürpriz değil. Suriye politikaları tartışılırken CENTCOM ismi ön plana çıkartılırken benim bir itirazım vardı. Bu itiraz, Suriye operasyonun tipik Özel Kuvvet operasyonu olduğu ve asıl fikir babalarının Özel Kuvvetler olduğunu ifade etmiştim. Adres olarak da Erbil de bulunan Özel Kuvvet üssünü göstermiştim.
Bazı arkadaşlar CENTCOM daki değişiklilerin Suriye politikasını değiştireceğini söylerken ben Özel Kuvvet operasyonunda yetkinin tamamen sahada olduğunu ifade etmiştim. Özel Kuvvet operasyonunda sahanın fikrini değiştirmek istiyorsanız direk temas içinde olmak zorundasınızdır. Son beş yıldır PYD buna özel önem vermekte ve üst tarafa gönderilen raporlarda lehine ifadeler kullandırmaktadır.
Özel kKuvvet personeli nizami birliklere göre daha farklı bir hayat biçimi göstermektedir. Nizami birlikler kendi kışlalarında yaşarken Özel Kuvvetler yerel unsurların içinde hayatlarını sürdürmektedir. Buda personeli fikri olarak etkilenmeye açık bir pozisyona getirmektedir.
PKK terör örgütü en iyi bildiği şeyi yapmakta ve birebir temas ile saha raporlarını etkilemeyi başarmaktadır.
Yakın dönemde bu ilişkilerin değişik versiyonlarını Suriye ve Irak’ta görmeye devam edeceğiz.