Arkadaşlarımdan biri geçen gün örnek vermişti; “Paraşütçülere, ilk acemi atlayışlarında eğer paraşüt açılmaz ve yedek paraşütleriyle yere sağ inmeyi başarırlarsa hiç bekletmeden hemen ikinci uçağa bindirilip ikinci atlayış yaptırırlar” demişti. Bunu söyleyen iyi bir paraşüt eğitmeniydi. Nedenini anlatmak için çok net bir ifade kullandı: “İnsanın içine korkunun sinmesine müsaade etmeyeceksiniz. Eğer bir şeyi başarmak istiyorsanız, başarısız olduğu yerden ayağa kaldırıp tekrar denemesine fırsat vereceksiniz.”
Evet, hem Türkiye hem Silahlı Kuvvetler’i en sıkıntılı döneminden geçiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin böyle bir dönemde başka bir ülkede, Suriye’de müşterek operasyon icra etmesi aslında bu paraşüt örneğiyle birebir aynı. Tıpkı birini ayağa kaldırır gibi, bir orduyu ayağa kaldırmak istiyorsanız, onu sahada deneyeceksiniz. Bugün yapılan faaliyet belki birebir bunun için yapılmıyor. Ama burada göstereceği azim, kararlılık ve Ömer Halisdemir ruhu, TSK’yı tekrar ayağa kaldıracaktır. Onurunu ve itibarını tekrar vatandaşlarının gözünde sağlayacaktır.
***
Bu operasyonun birkaç amacı var. Birincisi, sınır güvenliğinin sağlanması. Özellikle Menbiç ve diğer bölgelerde sıkıştırılan IŞİD militanları bölgemize doğru yaklaşmaktaydı. Bu militanların sayısı 3 ila 5 bin arasında. Bu sayıdaki bir kuvvetin, bir tugayın üstünde bir kuvvet olduğunu bilin. Bu militanlar eğer bir noktadan Türkiye’ye girmeye çalışsaydı sınır hattında, sınırlara yakın şehirlerde çok daha büyük sıkıntılar yaşanabilirdi. Türkiye kendisine doğru süpürülen IŞİD militanlarını tam tersi bir operasyonla süpürenlerin üzerine doğru püskürtmeye başladı. Bunu, böyle değerlendirmek lazım.
İkincisi, Türkiye’nin bölgede IŞİD ile komşu olmak gibi bir ağırlığı kaldırması mümkün değil. Gaziantep gibi bir şehirde 54 vatandaşının cenazesini yeni toprağa vermişken dünyanın hiçbir yerinde bu operasyona tek laf söyleyecek ülke bulamazsınız. Laf söyleyecek ülkelere de söylenecek onlarca söz var. Sizler, 11 Eylül’ünüz yaşandığında kendi ülkenizden kalkıp dünyanın öbür tarafındaki Afganistan’a giderken biz kendi coğrafyamızda, sınırımızda IŞİD’in yaşamasına asla fırsat vermeyeceğiz. Buna söylenecek başka bir söz de yok.
Üçüncü neden, PYD’nin Menbiç’te başlayan, kuzeye doğru sürdürdüğü ve sınırda bir koridor oluşturmayı amaçladığı yayılma girişimi. Türkiye’nin “Fırat’ın batısına geçmeyeceksiniz” demesine rağmen bu coğrafyaya geçildikten sonra kuzeye doğru Türkiye’nin gözüne baka baka gelmesi... Evet, Türkiye başlangıçta Cerablus operasyonu yapıyor gibi gözükse de aslında yaptığı faaliyetin en önemli ayaklarından biri de Menbiç’teki PYD unsurlarını tekrar Fırat’ın doğusuna göndermek.
***
Dördüncü önemli etken de, yeni gelişmelerde Türkiye’ye doğru gelecek olan Suriyeli mültecilerin konumu için güvenli bölge oluşturmak. Türkiye’ye sığınan ve Suriye’ye dönmek isteyen insanlara Suriye topraklarında, kendi vatanlarında yaşama imkanı sunmak.
Türkiye bu dört amacı gerçekleştirmek için tek başına bir çaba içerisinde. Koalisyon güçleri destek veriyor gözükse de bütün yük TSK’nın ve onunla beraber çalışan birimlerin omuzunda.
Burada bir hatırlatma yapmakta yarar var; son dönemlerde Milli İstihbarat Teşkilatı’nın dış operasyon yapma kabiliyetini artırma adına, Özel Kuvvetler’le beraber yaptığı faaliyetler vardı. MİT’in ilgili birimlerinin bu faaliyetler kapsamında edindiği ciddi bir tecrübe var. Nasıl Amerikan Özel Kuvvetleri ile beraber CIA’i, PYD’nin yanında görebiliyorsak bugün bu operasyon içerisinde de Türk Özel Kuvvetler ile birlikte MİT’in dış operasyon birimlerini görebiliyoruz. Bu, bence çok önemli ve daha sonra yapılacak operasyonlarda da kullanabileceğimiz büyük bir tecrübe olacak.
Bugün, Ömer Halisdemir’in arkadaşlarının tekrar Suriye topraklarında Türkiye’nin çıkarları için canları pahasına mücadele ettikleri bir döneme giriyoruz. Evet, onların dediği gibi harekatın ismi Fırat Kalkanı, ruhu Ömer Halisdemir.
Yolunuz açık olsun. Allah’a
emanet olun.