Talibanlı Afganistan…

Mensur Akgün

Taliban ilerleyişi karşısında birkaç ay daha direnmesi beklenen Kabil Yönetimi hiç direnmeden teslim oldu. Cumhurbaşkanı Eşref Gani yakın çalışma arkadaşlarını ve söylendiğine göre bulabildiği tüm paraları yanına alıp yurtdışına kaçtı. Birkaç bölge haricinde de Afganistan Taliban’ın kontrolüne geçti. Ama beklenen insani felaket yaşanmadı. Taliban intikam almak yerine düzeni korumayı seçti. Hatta genel af ilan etti.

Şimdi yerli, yabancı herkes bu kolay teslimin sebeplerini sorguluyor. Amerikalılar kurdukları, kurguladıkları rejimin aktörlerini suçluyor. Daha yakından bakanlar Amerika’nın ülkeyi, etnik yapısını, ittifaklar sistemini tanımamasından düğünleri, cenazeleri bombalamasına kadar pek çok neden sıralıyor. Üstünde en çok durulansa Biden’ın askerlerini çekmek için kesin tarih vermesi, müzakereye fırsat tanımaması.

Taliban’ın ülkeyi bu şekilde ele geçirmesinden rahatsızlık duyulmasının da belli başlı birkaç nedeni var. İlki, Taliban’a ve onun dini yorumlama biçimine duyulan tepki. 1996-2001 arası yaptıkları hatırlanıyor ve özellikle de kadınlara yine eziyet edeceği, baskı altına alacağı düşünülüyor. Taliban sözcüleri aksini iddia etse, hükümette dahi kadın olacak dese de bu yerinde bir endişe.

***

Ancak bu endişe sizin, benim gibi insanların endişesi. Devlet yönetme konumunda olanların değil. Onların endişesi Taliban’ın Rusya’ya ya da Çin’e yakınlaşması, insan haklarını kitlesel ihlalle kamuoylarında kendilerini zor durumda bırakması. Hepsinden önemlisi de kitlesel ihlallerin kitlesel göçlere neden olması. Ne Avrupa, ne de Amerika ülkesinde bir Afgan daha görmek istiyor.

Göç olmasın, istikrarları bozulmasın diye Afganistan İslam Emirliği’ni tanımak dahil her şeyi yapmaya hazırlar. Türkiye’ye para da verirler, İran’la olan ilişkilerini de gözden geçirirler. Yakınlaşma meselesi de şimdiden eleştiri konusu olmaya başladı. Rusya ve Çin’in, bazılarına göre de Pakistan’ın önüne Afganistan altın tepsi içinde sunuldu. Amerika bu bölgeden askeri olarak çekildi ama siyasi olarak geri dönmek zorunda.

Bir diğer endişe kaynağı da çekilmenin biçimiyle ilgili. Çünkü çekilme beklendiği ve belli ki planlandığı gibi düzenli olmadı, tam tersine kaos yaşandı. İnsanlar kalkan uçaklara tutunmaya çalıştı. Amerikalı askerler korumak için geldiklerini iddia ettikleri ülkenin vatandaşlarına karşı güç kullandı. Bana öyle geliyor ki, basına servis edilen uçak içi kalabalıkların fotoğrafları tutunduğu uçaktan düşen insanların videolarının yarattığı hayal kırıklığını unutturmayacak.

Daha da önemlisi insanlar Amerika’nın yenildiğini, tıpkı 1975’de Saygon’da olduğu gibi Kabil’de de diplomatik misyonunu helikopterlerle tahliye etmek zorunda kaldığını hatırlayacak. Bu görüntü de akıllara kazınacak. Düşmanları, en çok da IŞİD, El Kaide, Boko Haram gibi örgütler ve onların destekçileri sevinecek. Müttefikleri de Amerika’nın taahhütlerine ne kadar güvenilir diye kendi kendilerine bir kez daha sorgulamak zorunda kalacak.

Fakat yanlış anlaşılmasın, Amerika Afganistan’dan çıktı, çıkarken de kaosa sebep oldu gerekçesiyle kimse müttefikliğini gözden geçirmeyecek. NATO çökmeyecek, Almanya ya da Fransa Rusya veya Çin’le ittifak arayışına girmeyecek. Sadece oldum olası var olan kuşkular güçlenecek. Türkiye de dahil Amerika’nın müttefikleri onun verdiği garantilerden çok kendi askeri ve diplomatik imkanlarına dayanmayı her zamankinden daha fazla ciddiye alacak.

***

Ben Türkiye’nin bu krizi -şimdilik kaydıyla da olsa- iyi yönettiğini düşünenlerdenim. Bizim için önemli olan rejim değişikliği sonrasında da bu ülkede kalmaktı. Belli ki kalıyoruz. Büyükelçiliğimiz daha güvenli bir yere taşındı ancak kapanmadı. Havaalanındaki askerlerimizi çekebileceğimiz söyleniyor ki bu şartlar altında çekilmesi gerekir. Yeni yönetim isterse Türkiye askerine, polisine ve bürokratına eğitim desteği verebilir.

Maarif Okulları da işlevlerini sürdürebilir. Taliban’la temasların olması, Katar ve Pakistan’la Türkiye’nin özel ilişkilerinin bulunması da gelecek açısından umut vadediyor. Bir başka umut vadeden gelişme de genel af. O da sınırlarımıza daha fazla yığılma olmamasını sağlayabilir. Ayrıca Türkiye Afganistan’ın iç huzurunun tesisi, Avrupa ve Amerika ile olan ilişkilerinin normalleşmesinde rol oynayabilir.
Doğal olarak bunların hepsi ilk gözlemler. Varsayımlar üstüne oturuyor ve Taliban’ın verdiği sözleri yerine getireceğine dayanıyor. Gerçek dünya ise bizim öngörülerimizden çok daha karmaşık. Bazen bir popülist filozof, bazen de küçük bir provokasyon tüm dengeleri değiştirebiliyor. Benim beklentim bu savaşın son savaş olması, Afganistan’ın on yıllardır süren acılarının bitmesi, insanlarının artık huzura kavuşması…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (11)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.