Orlando’da 49 kişinin hayatına mal olan silahlı saldırı Amerika için de, Türkiye için de siyasi ve fiili sonuçlar doğurmaya aday. Amerika için en ciddi sonuç, Clinton karşısında Trump’ın şansının artması olur. Böyle birkaç saldırı daha olursa Trump çok büyük bir olasılıkla başkan seçilir. IŞİD korkusu ve Müslüman paranoyası, aklına eseni söyleyen Trump’ı dünyanın en güçlü ülkesinin başına getirir, sadece Amerika değil tüm dünya sarsılır.
***
Böylesi bir sarsıntıdan şüphesiz ki Türkiye de etkilenir. Ama Türkiye’yi asıl etkileyecek olan Orlando saldırısını düzenleyen katil ile IŞİD arasında bağlantı bulunsa da bulunmasa da Amerika’nın IŞİD’e karşı verdiği savaşta daha kararlı bir tutum benimseyecek olmasıdır. IŞİD’i görüldüğü her yerde yok etmeyi kendine öncelikli stratejik hedef, belki de tek hedef olarak seçecek Amerika, başkanının kim olduğundan bağımsız olarak, yerel ortaklarını bundan sonra daha da fazla destekleyecektir.
Bu da Suriye’de PYD, Irak’ta İran destekli milisler anlamına gelecektir. Kesin bir öngörüde bulunmak her ne kadar imkansızsa da, Amerika’nın bundan sonra İran’ın Ortadoğu’da etkisinin artmasına itiraz etmesini beklemek gerçekçi olmaz. İsrail’in hayati çıkarlarını tehdit etmediği, Körfez’deki müttefiklerini fazla üzmediği sürece, İran’ın artan özgül ağırlığı Amerika tarafından kayıp değil fırsat olarak görülecektir. PYD, dolayısıyla PKK da Amerika’nın “dostluğundan” şu an olduğundan daha fazla yararlanacaktır.
Bu durum karşısında, daha doğrusu PYD-PKK ikilisinin artması muhtemel ağırlığı düşünüldüğünde, Türkiye’nin önünde dört seçenek bulunmaktadır. İlk seçenek, yakın zamana kadar yaptığı gibi PYD’nin PKK’nın uzantısı olduğu tespitini tekrarlamak, Amerika’yı kamuya açık alanlarda eleştirmek, günün birinde Amerika’nın utanıp bu eleştirileri ciddiye almasını beklemektir. Bu seçenek şimdiye değin beklenen faydayı sağlamamıştır, sağlaması da mümkün görünmemektedir.
İkinci seçenek, Amerika’yı stratejik intiharla tehdit etmektir. Türkiye zaman zaman ima ettiği bu düşüncesini isterse yine dillendirebilir, Amerika’yı NATO’dan çıkmakla ya da diyelim ki İncirlik Üssü’nü kapamakla yönlendirmeye, uyarmaya çalışabilir. Ancak böylesi bir “uyarının” işe yaraması için Türkiye’nin ittifaka olan net güvenlik katkısının aldığından daha fazla olması, belki daha da önemlisi Türkiye’nin Amerika ya da başka bir müttefikinin örtülü operasyonuna maruz kalmayacağından emin olması gerekir.
Üçüncü seçenek, Türkiye’nin kendi özgül ağırlığını artırması, ilişkilerinde sorun yaratan konuları çözmesi, imajını düzeltmesidir. Böylece tehdit etmek zorunda kalmadan müttefiklerinin çıkarlarını dikkate almasını sağlayabilir, ikna kabiliyetini artırabilir. Bu içeride demokratikleşme ve başta ifade özgürlüğü olmak üzere insan haklarına saygı, dışarıda ise IŞİD’in temsil ettiğini iddia ettiği değerlere alternatifler üreterek sahip çıkma demektir. Medeniyetler İttifakı benzeri bir proje, İslam dünyasını kendi gerçeklerini görmeye davet gibi etkinlikler Türkiye’nin dünya siyaseti üstündeki ağırlığını artırır.
Dördüncü seçenek ise Türkiye’nin kendi Kürt sorununu çözmek üzere bir kez daha harekete geçmesi, çözüm sürecini bıraktığı yerden alarak bir sonraki aşamaya taşımasıdır. Bu, daha önce denenmiş olan yöntemlerin bir kez daha denenmesini, müzakere edilmesini, hatta belki üçüncü tarafların arabuluculuğunu ya da kolaylaştırıcılığını gerektirebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır’da yaptığı konuşma böylesi bir stratejinin izlenebilecek olmasını ima etmesi yüzünden önemlidir ve umut vadetmektedir.
***
İlk iki seçenek birbirini tamamlar niteliktedir, ancak başarı şansı özellikle içinde yaşadığımız dünya konjonktüründe sıfıra yakındır. Böylesi bir politikanın benimsenmesi, bizi daha fazla yalnızlığa, daha fazla sorunla baş etmeye mahkum eder. Bazılarının zannettiği gibi sonu zafer olmaz, hüsran olur. İslam dünyası da bize destek vermez, ilişkilerimiz ne kadar gelişirse gelişsin Rusya da. Türkiye kendi kaderiyle baş başa kalır. Sonuç bugünleri aratır. Kimse NATO’dan çıktık diye üzülmez. Türkiye’nin önündeki tek çıkış yolu son iki seçeneğin birlikte hayata geçirilmesidir...