Savaşın Ukraynalılara ve Ruslara yaramadığı kesin. İkisi de canından, malından, mülkünden oldu. Özellikle Ukraynalılar çok acı çekti, hala da çekmeye devam ediyor. Ruslar da ciddi acılar yaşadı. Ülkelerinin bölünebileceğinden, Rusya’nın küçülebileceğinden, kendi içinde savaşlar çıkabileceğinden söz ediliyor.
Avrupa derseniz enerji krizinin yarattığı istikrarsızlıklarla baş etmeye, savaşın refahına getirdiği yükü hafifletmeye çalışıyor. Milyonlarca mülteciyle nasıl başa çıkacağını düşünüyor. ABD’nin savaşı araçsallaştırmasını, haksız iktisadi ve siyasi rekabetine karşı yapabileceklerini tartışıyor. Yavaş yavaş da kendi değerlerinden uzaklaşıyor.
Dünkü NewYork Times’da Norveç’in bile kendini Rus paranoyasına kaptırdığı, gerekli gereksiz pek çok insanı casus olduğu endişesiyle yargıladığı yazılıyordu. Dron bulundurmanın, askeri olması muhtemel yerlerin fotograflarını çekmenin tutuklanma nedenine dönüşmesine, güvenlik kaygılarıyla ihlal edilen temel hukuk normlarının yaygınlaşmasına dikkat çekiyordu.
Stratejik açıdan baktığınızda savaştan şimdilik en karlı çıkan Amerika. Ama o da sadece şimdilik. Almanya askeri ataletinden kendini kurtarıp güvenliğini ve muhtemelen sadece caydırıcılığını AB ortağı Fransa ile birlikte sağlayabileceğine kanaat getirdiğinde ABD de bu savaşın kaybedenleri arasında yer alacak.
İkinci Dünya Savaşı’ından bu yana kurduğu ittifaklar ve verdiği destekle sağladığı üstünlüğünü, vazgeçilmezliğini yitirecek. Almanya şimdiden koşullarını koydu, neye evet, neye hayır diyeceğini belli etti. Başbakan Scholz Foreign Affairs için kaleme aldığı ya da aldırdığı yazısında bunu ilan etti. Fransa da stratejik otonomi fikrinden belli ki hiç vazgeçmedi.
Türkiye’nin de uyguladığı denge siyasetiyle savaştan kârlı çıktığı, hem Rusya hem de Rusya’nın karşısındaki blokla ilişkilerinde konumunu etkiye çevirdiği gerçek. Tarafları ateşkes amacıyla bir araya getirilebilmesinin, tahıl krizinin aşılmasında kilit oyuncu olunmasının, Montrö Sözleşmesi’nin savaş zamanına ilişkin tedbir maddelerinin uygulamaya konmasının özgül ağırlığını arttırdığı inkar edilemez.
Ancak savaşın uzamasının tüm bu kazanımları kaybetmesine yol açabileceği de gerçek. AB güvenlik şefi diye tanımlanan Yüksek Temsilci Borell geçtiğimiz hafta Rusya’ya hayat alanı tanımayın demeye, onların da bizim de çoktan unuttuğumuz adaylığa referans veren ve kulağa anlamasız gelen hatırlatmalarda bulunmaya başladı.
AB ya da ABD bizi yeni tur bir yaptırımlar listesinin öznesi haline getirebilir mi kestirebilmek zor olsa da çaresizliklerinin acısını bizden ve bizim gibi bazen ortak, bazen de ülkesel egemen iradeleriyle uygulamaya koydukları tedbirlere uymayanlardan çıkartmak isteyebileceklerini, her zaman olduğu gibi de seçici davranacaklarını göz ardı edemeyiz.
Ayrıca savaşın sürmesi halinde tırmanmaması, bizi de içine çekmemesi mucize olur. Savaşın nükleerleşmesiyse tüm dünya için büyük bir felaketle sonuçlanır. Doğrudan hedefi haline gelmesek dahi Ukrayna topraklarında patlayacak tek bir bomba, hatta nükleer santraldan birinde yaşanacak bir “kaza” bizi derinden etkiler.
Tüm bu ve benzeri nedenlerle Ukrayna’daki savaşın bir an önce bitirilmesi için çaba harcanması şarttır. Petrol şirketleri ve petrol üreten ülkeler bile savaşın uzamasından uzun dönemli olarak kazançlı çıkamaz. Yeni teknolojiye dönüşüm hızlanır, fiyat artışları normal piyasa işleyişinin ötesindeki radikal önlemleri beraberinde getirir.
Savaştan tek kazançlı çıkan ve çıkacak olan ise silah üreten ve satan şirketler olur. SIPRI’nin 2021 hesabına göre 2 trilyon 113 milyar dolar olan dünya askeri harcaması bu yıl rekor seviyede artarak her türlü sınırı zorlar. Kaynaklar bundan sonra da iklim değişikliğini durdurmak, sürdürülebilir gelişme hedeflerine ulaşmak yerine silah üretilcilerinin, satıcılarının kasalarına aktarılır.
Meşru güvenlik endişelerinin ötesinde körüklenen Rusya tehdidinin, Çin’in çevrelenip baskı altına alınması arzusunun faturası insanlığa, insani güvenliğe ve insan haklarına çıkar. Üstelik de harcanan paralar ve yapılan “stratejik” hesaplar paraları harcayanların, hesapları yapanların güvenliğini arttıracağına daha da azaltır…