Görünen o ki Ankara ile Bağdat arasındaki Başika gerilimi yumuşamaya başladı. Taraflar pozisyonlarını gözden geçirdi. Türkiye Musul’a girmeyecek, buna karşılık Irak merkezi yönetimi de Türkiye’nin bu bölgedeki varlığını veto etmeyecek.
Ancak sorunun tamamen aşıldığını söylemek için henüz çok erken. Musul’un IŞİD’den kurtarılması için benimsenecek strateji hala sorun yaratma potansiyelini içinde barındırıyor.
Washington’ın sadece askeri açıdan değil siyasi açıdan da etkili olacak bir strateji benimsemesi, kendini ben yaptım oldu mantığından kurtarması gerekiyor. Onların da çok iyi bildiği ama görmezden geldiği gibi savaşlar sadece askeri gereklerin yerine getirilmesiyle kazanılmaz.
Siyasetin başka araçlarla devamı olan savaşların kazanılabilmesi, zaferlerin kalıcı olması için siyasetin gereklerinin de göz önünde bulundurulması şarttır. Washington “müttefiki” Türkiye’nin de çıkar, beklenti ve uyarılarını dikkate almak zorundadır. Ama asıl dikkate alması gereken bölgenin gerçekleridir.
***
Sünni- Şii husumetinin bu kadar güçlü olduğu bir yer ve zamanda Şiiler tarafından kurtarılacak Musul’un İslam dünyası içinde kendilerinin bile hoşuna gitmeyecek kırılmalara yol açması, IŞİD ve El Kaide’yi aratacak yeni yapılanmalara zemin hazırlaması olasılığı göz önünde bulundurmalıdır.
Musul’un IŞİD’den kurtarılması operasyonuna 14 asır önceki katliamın intikamı şeklinde bakan İran destekli gruplar tarafından gerçekleştirilmesi Middle East Monitor’ün vurguladığı gibi, daha önce başka yerlerde yaşanan ancak Batı medyasının büyük ölçüde görmezden geldiği vahşetlerin bir daha yaşanmasına, bölgedeki mezhep gerginliğinin derinleşmesine yol açacaktır.
Bölgenin liderlerini Yezid ve Muaviyye’nin torunları olarak gören bir siyaset anlayışı çözdüğünden daha çok sorun yaratmaya adaydır. Musul operasyonu yapılmış olmak için değil Irak’ın ve bölgenin istikrarını korumak için yapılmalıdır. IŞİD’den kurtulmak kadar IŞİD sonrasını düşünmek de önemlidir.
Operasyon çerçevesinde Türkiye’nin meşru güvenlik kaygıları dikkatle alınmalıdır. Bu operasyondan ne İran ne de PKK daha güçlenmiş olarak çıkmalıdır. Statükonun bozulmasına Türkiye’nin sessiz kalmasını beklemek gerçekçi olmaz. Türkiye Fırat Kalkan’ı operasyonu ile şaşırtıcı hamleler yapabileceğini göstermiştir.
ABD Türkiye’yi bölgesinde oyun bozucu olmak yerine oyun kurucu olması için teşvik etmelidir. Hepsinden önemlisi de Musul Türkiye ile ABD arasında son dönemde yaşanan güven bunalımının aşılmasına vesile olmalıdır.
***
15 Temmuz darbe girişiminin ardında Amerika olabileceğine ilişkin kuşkular, Gülen’e karşı gösterilen orantısız hoşgörü ve tabii ki PYD’ye verilen, bundan sonra da verileceği söylenen destek ikili ilişkileri zaten yeterince zorlamakta, Türkiye’yi farklı stratejik tercihler yapmaya yöneltmektedir.
Güven bunalımının bir an önce aşılması, Irak ve Suriye’nin geleceği başta olmak üzere tüm sorunların samimi bir şekilde masaya yatırılması, yatırılıncaya kadar geçecek süre içinde bunalımı daha da derinleştirecek teşebbüslerden kaçınılması şarttır.
Türkiye kendi adına bu güven bunalımının aşılması için bazı adımlar atmaktadır. İsrail ile olan ilişkilerin normalleşmesi bölgenin gerekleri kadar ABD ile olan ilişkiler açısından da önemlidir. Benzer şeyleri Fırat Kalkanı operasyonu için de söylemek mümkündür. Nihayetinde Türkiye uzun süredir kendisinden talep edilen bir harekatı başlatmıştır.
Umarım ABD de Türkiye’yi ve Türkiye’nin çıkarlarını dikkate alan bir politika benimser. İki ülkenin birbirinden daha da uzaklaşmasına, Türkiye’nin güvenliğini ve esenliğini başka müttefiklerle aramasına yol açacak arayışlara girmesine neden olmaz. Ve umarım biz de ABD’ye bu konuda yardımcı oluruz. Çıkar ve beklentilerimizi onların anlayacağı şekilde formüle ederiz...