Marx’ın yapamadığını Oxfam yapabilir mi?

Mensur Akgün

Başlıktaki kıyaslama aslında çok adil değil. Marx, gelir adaletsizliğini gidermekten çok adaletsizliği ortaya çıkarttığına inandığı sistemi değiştirmek, tarihin doğrusal olarak gördüğü akışını hızlandırmak istedi. Üretim süreci içinde gerçekleşen, siyaset ve ideolojiyle beslenen sömürüyü ortadan kaldırmaya çalıştı.
Özünde bir yardım kuruluşu olan Oxfam ise bir süredir hazırladığı raporlarla gelir dağılımındaki adaletsizliği giderecek yöntemler öneriyor, çok zenginlerden, özellikle de son bir kaç yıl içinde servetine servet katanlardan bir tür varlık vergisi alınsın diyor. Ancak Oxfam’ın maksadı Marx’ın aksine sistemi korumak, kendi kendine zarar vermesini önlemek.

Oxfam’ı sanırım Marx’tan ziyade Piketty ile kıyaslamak gerek. Ne de olsa o da gelir dağılımın daha adaletli olması gerektiğini söylemiş, Maltus, Richardo ve Marx’ın yazdıklarıyla başlayan analizlerini, Kuznets’in eleştirisiyle sürdürmüştü. Piketty 2014 yılında yayınlanan, yayınlanır yayınlanmaz da çok satanlar listesine giren kitabında Oxfam gibi zenginlerden küresel çapta vergi alınsın demişti.

***

Verginin adaletsizliğin giderilmesine yardımcı olup olmayacağı, paralarına “cennet” bulmak konusunda uzman zenginlerden vergi alınıp alınamayacağı tartışmalı olsa, dahası bu raporlar Davos’ta toplanan dünya zengileri için bir tür günah çıkartma törenine dönüşe de, Oxfam’ın dedikleri önemli. En azından böyle bir sorunun varlığına bir kez daha değiniyor, gelir adaletsizliğine dünyanın ilgisini çekmeyi başarıyor.

Pazartesi günü başlayan Davos toplantısı için hazırlanan son raporları da çarpıcı bir karşılaştırma ile açılıyor. Dünyanın en zengin insanı olan Elon Musk’ın 2014-218 yılları arasında gelirinin sadece yüzde 3’ünü vergi olarak öderken, Uganda’da pazarcılık yapan Aber Christine’nin aylık 80 dolarlık gelirinin yüzde 40’ını vergi olarak ödediği küçük bir gri kutu içinde okuyuculara aktarılıyor.

Bir sonraki kırmızı kutuda ise dünyanın en zengin yüzde birinin 2020 yılından bu yana yeni yaratılan tüm gelirlerin üçte ikisini elde ettiği, milyarderlerin servetinin günde ortalama 2.7 milyar dolar arttığı, yiyecek ve enerji şirketlerinin karlarını geçtiğimiz yıl ikiye katladığı, çoğunun vergi cennetlerinden yararlandığı, oysa milyarderlerden alınacak yüzde 5’lik bir verginin yılda 1.7 trilyon dolar kaynak yaratacağı, bunun da 2 milyar kişiyi yoksulluktan kurtaracağı vurgulanıyor.

Raporda zenginlerin dünyaya daha çok zarar verdiği, iklim değişimine herkesten daha çok katkıda bulunduğu da anlatılmış. Önerileri gelir vergilerinin zenginler için dünyanın her yerinde arttırılması, öncelikleriyse belli ki, dünyanın son birkaç yıldır içinden geçtiği çoklu kriz ortamından yararlanarak servetine servet katanların bir kereye mahsus makul bir varlık vergisi ödemeye mecbur bırakılması.
13 sayfalık Oxfam raporu devletlere vergi alırsanız ülkelerinizdeki gelir adaletsizliğini ortadan kaldıracak, etkilerini azaltacak imkanlar elde edersiniz diyerek bitiyor. Bitmeden önce de sizin, benim gibi sıradan insanlardan, sistemin adaletsizliğinden yararlanmayanlardan destek istiyor. IMF’in bile bu sorunu önemsediğinin altını çizip, zenginlere tanınan vergi muafiyetinin sonunun gelebileceğini söylüyor.

***

Önerileri hayata geçer mi derseniz bence biraz zor. Ama keşke geçse, hatta bu konuya münhasır küresel bir yönetişim sistemi kurulsa, devletler de aldıkları vergileri Oxfam’ın istediği gibi yoksulluğun giderilmesi amacıyla kullansa. Belki belli başlı birkaç devlet varlık vergisi alır, o da muhtemelen gelir dağılımındaki küresel adaletsizliğin ne sona ermesine ne de derinleşmesine engel olur. Paranın bir kısmı da zaten başka amaçlar için kullanılır.

Uzmanı olmasam da bana vergi politikalarıyla gelir dağılımındaki uçurumların kapatılması imkansıza yakın gibi geliyor. Çünkü adaletsizlik üretim süreçlerinde başlıyor, çalışanlar emeğinin karşılığını hiçbir yerde alamıyor, finans sistemlerinin yarattığı sanal ürünler kullanmasını bilenlerin zenginliğine zenginlik katıyor, reklamlar ve beğenilerle fiyatlar şişiriliyor, savaşlar, krizler ve salgınlar gıda, enerji, savunma ve sağlık sanayinde olağandışı kazançlara zemin hazırlıyor.

Ayrıca hukuktan eğitime, yolsuzluktan siyasete daha pek çok değişken devreye girip gelir dağılımında adalet sağlanmasına engel oluyor. Bazen ülkeler içinde, bazen ülkeler arasında imtiyazlı sınıflar ortaya çıkıyor. Bazen de küresel çaptaki adaletsizlik devletlerin, devletleri yönetenlerin uyguladıkları politikalarla daha da derinleşiyor. Fakat yanlış anlaşılmasın bunlardan hiç biri zenginlerden vergi alınmasın anlamına geliyor…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.