Kasım ayında gerçekleşen Mont Pelerin görüşmeleri Rum tarafının maksimalist tavrı yüzünden kesintiye uğramış, BM gözetiminde sürdürülen müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanıp sonuçlanmayacağı tartışılmıştı. Ama belli ki sorun aşıldı. Ocak ayının ikinci haftasında tarafların Cenevre’de buluşması, 12 Ocak itibarıyla da uzlaşmaya son noktanın koyulacağı beşli toplantının gerçekleşmesi kararlaştırıldı.
Cuma günü de Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın 12 Ocak toplantısına Türkiye’nin en üst düzeyde katılacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müzakerelere katılacak olması, süreçteki tıkanıklıkların aşıldığını, en azından çözüm umudunun arttığını gösteriyor. Kıbrıs gazeteleri AB’nin de kurum olarak müzakerelere katılacağını, ABD Dışişleri’nin üst düzeyde temsil edileceğini yazıyor.
Umarız Rum tarafı yine bir son dakika kaprisi yapmaya, masaya yeni şartlar koymaya kalkmaz da, 52 yıldır gündemde olan sorun, tüm tarafları memnun edecek adil ve kalıcı bir çözüme kavuşur. Bulunacak çözüm öncelikle adanın iki tarafını mutlu eder, referandumda oy vereceklerin optimum beklentilerini karşılar. Türkiye’nin de bölgesindeki jeopolitik dalgalanmalardan kaynaklanan güvenlik endişelerini tatmin eder.
***
Eğer çözüm bulunamayacak olursa ya da bulunan çözüm yapılacak referandumda bir kez daha Rum veya Türk tarafınca reddedilirse, tüm tarafların artık adayı birleştirmek yerine ayırmak, zorla bir arada yaşatmak yerine yan yana yaşamalarının koşullarını yaratmak için çalışması gerekiyor. Bu da aslında yeni bir tur müzakere, fiili durumun bir şekilde tescili için konuşmak demek.
Her ne kadar Türkiye’de bazıları hala çözümsüzlüğün çözüm olduğunu düşünse de, var olan BM Güvenlik Konseyi kararları (186, 541 ve 550) -adil olmadıklarını vurgulamaya gerek yok- ve GKRY’nin dünya tarafından sanki adanın tamamını temsil ediyormuş gibi görülmesi yüzünden çözümsüzlük çözüm değil. KKTC’nin egemenliğinin “hukuken” tescili için müzakere ve mücadele şart. Bunun da hemen olmayacağını, zaman ve diplomatik emek gerektireceğini söyleyebiliriz.
KKTC’nin hukuki varlığının tanınmasına kadar geçecek süre içinde de yapılması gereken geçtiğimiz günlerde Kıbrıs’tan sorumlu Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in işaret ettiği gibi Kıbrıs Türklerine karşı uygulanan izolasyonların kaldırılması, zayıflatılması, etkilerinin azaltılması için çalışmak olacaktır. Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunamazsa, Kıbrıs Türklerinin sorunlarına çözüm bulunmalı, haksız ve mesnetsiz “ambargolar” gündeme daha etkin bir şekilde getirilmelidir.
Öncelik tabii ki 1977-79 Doruk Anlaşmaları temelinde inşa edilen BM müktesebatına dayanan bir çözümdür. Ancak bu kez de çözüm olmazsa, Cumhurbaşkanı Akıncı ve Başmüzakereci Nami’nin iyi niyetli çabaları karşılıksız kalırsa, Türkiye’nin çözüm için verdiği desteğin önemi anlaşılmazsa, Kıbrıs Türklerine uygulanan hukuksuz yaptırımların kalkması için çalışmaktan başka seçenek kalmaz.
***
Çoğumuz farkında olmasa da uluslararası hukuk bu konuda Türkiye’nin ve Türk tarafının yanındadır. 2008 yılında TESEV bünyesinde gerçekleştirdiğimiz bir çalışmada bunu detaylarıyla incelemiş, başka platformların yanı sıra Avrupa Parlamentosu’nda da bulgularımızı aktarmıştık. Dünya çapında ağırlığı olan hukukçulardan oluşturduğumuz bir grupla KKTC’yi ziyaret edip kapsamlı sayılabilecek bir rapor yayınlamıştık.
Aşağıda linkini verdiğim raporun yayınlanmasından bu yana sekiz yıldan fazla zaman geçti ama ne yazık ki öneri ve bulgularının güncelliği geçmedi. Kıbrıslı Türkler hala izolasyon altında yaşıyor, AB hala pek çok sözünü yerine getirmedi, onların doğrudan ticaret yapmasını sağlayacak tüzüğü çıkartmadı.
Raporda da belirttiğimiz gibi Ercan’ın uçuşa açılmasını yasaklayacak bir BM Güvenlik Konseyi kararı yok. KKTC’nin tanınmaması ile izolasyonlar arasındaki bağ ise sadece propagandaya dayalı bir algı. Üstelik tüm “yaptırımlar” da keyfi. AB’nin de Türk tarafına karşı aldığı bir yaptırım kararı bulunmuyor. Her şey Kıbrıs Cumhuriyeti adına hareket eden Rumların siyasi tasarruflarına dayanıyor…
***
Marcel Brus, Mensur Akgün, Steven Blockmans, Sylvia Tiryaki, Theo Van Den Hoogen, Wybe Douma. A Promise to keep: Time to end the international isolation of Turkish Cypriots. Istanbul: Tesev, 2008. Link: http://tesev.org.tr/en/yayin/promise-to-keep-time-to-end-the-international-isolation-of-the-turkish-cypriots/