Kerç Boğazı ve Türkiye

Mensur Akgün

Kerç Boğazı Karadeniz ile Azak Denizini birbirini bağlayan 35 kilometre uzunluğunda, Çanakkale ve İstanbul Boğazlarına kıyasla oldukça geniş bir uluslararası su yolu. Sovyetler Birliği çöktükten sonra geçiş rejimi 2003 yılında Ukrayna ve Rusya arasında bir antlaşmayla kuruldu. Fakat Rusya’nın Kırım’ı ilhakı ve boğazı iki kıyısını birbirine bağlayan köprü yapması rejimin işleyişini zorlaştırdı.

25 Kasım’da Rusya’nın Ukrayna’ya ait iki küçük savaş gemisini ve bir yardımcı geminin karasularına girdiği gerekçesiyle durdurmak istemesi, bu gemilere ateş açması ve mürettebatını gözaltına alması iki ülke arasında zaten var olan sorunların kriz boyutuna taşınmasına, Ukrayna’nın olağanüstü hal ilan etmesine, NATO’nun tepki göstermesine yol açtı. Neyse ki günümüz itibarıyla kriz büyük ölçüde yatışmış görünüyor.

Belli ki bu yüzden iki ülke birbiriyle çatışmayacak, uluslararası barış ve güvenliği tehdit edecek mahiyette bir gerilim yaşanmayacak. Başta ABD olmak üzere soruna taraf olabilecek ülkelerin açıklamalarına ihtiras değil itidal hakim. Rahatsızlık belirliyor, Kiev’i destekleyen açıklamalar yapılıyor. Ama provokatif davranışlardan da kaçınılıyor. Türkiye’nin itidalli tutumunun da övgüye değer olduğunu belirtmek gerek.

***

İki tarafın da kendince haklı gerekçeleri var. İsterseniz taraflardan birinin pozisyonunu benimseyip ona destek olabilirsiniz. Ancak böylesi bir tutum krizin yatışmasından çok tırmanmasına, desteklemediğiniz tarafın sizinle olan ilişkilerinin zarar görmesine yol açar. Hayati çıkarlarınızı doğrudan tehdit etmeyen sorunlara taraf olmamak, Türkiye’nin yaptığı gibi arabuluculuk, kolaylaştırıcılık teklifinde ve teşebbüsünde bulunmak en doğru yaklaşım.

Yine de bu sorunun tırmanabileceğini, bizi zor tercihler yapmak durumunda bırakabileceğini göz ardı edemeyiz. Nihayetinde egemenlik alanları üstüne bir gerilim söz konusu olan. Ne Ukrayna’nın yakın gelecekte Kırım’ın ilhakını kabullenmesi, ne de Rusya’nın geri adım atması mümkün. Bugün Kerç Boğazı yarın başka bir sorunun iki ülke ilişkilerindeki tansiyonu arttırması olası.

***

Türkiye’yi zorlayabilecek en ciddi senaryo NATO müttefiklerinin Montreux Sözleşmesi sınırlamalarının üstünde bir askeri gücü Karadeniz’e geçirmek için Türkiye’den talepte bulunması olabilir. Ankara 2008 Gürcistan krizi sırasında yaşanana benzer ve belki ondan çok daha yoğun baskı altında kalabilir. Hatta Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerden bir ya da bir kaçı Montreux Sözleşmesi’nin tadilatı için teşebbüse bile geçebilir.

Unutmayalım ki ABD bayrak göstermeyi, askeri güç gösterisinde bulunmayı, güç gösterisini diplomasisinin aracı olarak kullanmayı sevmekte. Daha geçtiğimiz hafta biri güdümlü füze taşıyan iki savaş gemisini Tayvan Boğazı’ndan geçirerek Çin’e mesaj vermiş, bu geçişin mesaj vermek amacıyla yapıldığı da açıkça belirtilmişti. Zaten Montreux sınırlamaları çerçevesinde Karadeniz’de de bayrak göstermekte.

Bizim için sorun ABD ve başka devletlerin Montreux Sözleşmesi’nin kıyıdaş olmayan ülkelerin bu denizde aynı anda bulundurabilecekleri maksimum ağırlık olan 45 bin tonluk kısıtlama başta olmak üzere sınırlamalardan kurtulmak, Karadeniz’de sürekli ve etkin bir şekilde bayrak göstermek istemeleri halinde doğabilir. 1936’dan bu yana Türkiye’nin güvenlik gereksinmelerine hizmet eden, bize pazarlık kozları sağlayan bir antlaşma masaya yatırılmaya çalışılabilir…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.