Bu yılki Nobel Barış Ödülü, Edebiyat Ödülü’nün gölgesinde kaldı. Nobel Edebiyat Ödülünün Srebrenitza’da yaşanan soykırımı, insan katliamını inkar eden Avusturyalı yazar Peter Handke’ye verilmesi dikkatlerin Stockholm’e yönelmesine, Oslo’da verilen Barış Ödülü’nün gölgede kalmasına yol açtı.
Oysa bu yıl ödül verilen isim önceki pek çok ödül alan kişi ve kurumdan farklı olarak barışa doğrudan katkıda bulunmuş, 18 yıl önce imzalanan bir antlaşmanın şartlarını uygulamayı kabul ederek Eritre ile Etiyopya arasındaki savaşı fiilen ve hukuken bitirmiş biri, Etiyopya’nın genç Başbakanı Abiy Ahmed Ali.
Ödül ona 1998 yılında başlayıp zahiri olarak 2000 yılında Cezayir’de imzalanan barış antlaşmasıyla biten, ancak gerçekte bir türlü sona ermeyen savaşı, daha doğrusu savaş halini geçtiğimiz yıl Eritre’nin başkenti Asmara’da komşusu Isaias Afwerki ile sona erdirmiş olması yüzünden veriliyor.
Arka planında darbeler, iç savaş ve Etiyopya’dan kopuş, dolayısıyla da toprak ihtilafı olan savaş iki içinde 100 bine yakın insanın hayatına, bir o kadarının yerinden edilmesine, ekonomileri zayıf olan iki ülkenin ciddi zarar görmesine, Somali ve Sudan’ı içine çekebilecek şekilde bölgeselleşmesine yol açmıştı.
Arabulucular marifetiyle taraflar 18 Haziran 2000’de Cezayir’de kapsamlı bir barış anlaşması üstünde uzlaşmış, 12 Aralık 2000’de de Eritre ve Etiyopya barış antlaşmasını resmen imzalamıştı. Fakat toprak ihtilafı BM’nin ve diğer uluslararası örgütlerin müdahalelerine rağmen bir türlü çözülememişti.
Nisan 2018’de Başbakanlık koltuğuna oturan Abiy Ahmed iki ülke arasındaki sorunların çözümü için kararlılık gösterince, Dışişleri Bakanları Adis Ababa’da Haziran 2018’de bir araya gelerek nihai uzlaşmaya giden yolu açmıştı.
Ancak Abiy Ahmed sadece bölgeye barışı getiren lider olarak tanınmıyor. Kısa süre içinde gerçekleştirdiği reformlar, kaldırdığı olağanüstü hal ve çıkardığı aflarla ülkesinin istikrarına bulunduğu katkıyla da anılıyor.
Umarız verilen ödül dünyanın bu kırılgan bölgesine istikrarın kalıcı bir şekilde gelmesine ve başka bölgelerdeki sorunların çözümüne yardımcı olur. Ne de olsa Abiy Ahmed dünyanın en prestijli ödüllerinden birini alıyor, geçici de olsa ilginin kendisine, ülkesine ve bölgesine yoğunlaşmasına yardımcı oluyor.
Ahmed, 1901’den bu yana verilen Nobel Ödüllerini alan son Afrikalı. Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz yıl da Nobel Barış Ödülü Yezidi Nadia Murat ile birlikte bir başka Afrikalıya, AİDS hastalarına verdiği tıbbi destek yüzünden Kongolu doktor Denis Mukwege’e verilmişti.
2015’de de Barış Ödülü Tunus Ulusal Diyalog Dörtlüsü almış, 2011 ödülünü paylaşanlar arasında da Liberyalı barış eylemcisi Leymah Gbowee ve Cumhurbaşkanı Ellen Johnson Sirleaf yer almıştı.
2005 Barış Ödülü de yine bir başka Afrikalıya, Mısırlı Muhammed El Baredey’e Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nda yaptığı çalışmalar yüzünden verilmişti, 2004’de de Kenyalı çevreci Wangari Maathai Barış Ödülü’ne sürdürülebilir kalkınmaya, demokrasiye ve barışa yaptığı katkılar yüzünden layık görülmüştü.
Aslında liste çok daha uzun ve farklı alanlarda Nobel Ödülü alan Afrikalıların sayısı hayli kabarık. Aralarında Kofi Annan, Yaser Arafat, Nelson Mandela, Nadine Gordimer, Necip Mahfuz, Wole Soyinka gibi isimler var.
Bu da bize aslında Afrika’nın dinamizmini, sorunlarına çözüm üretebilme yeteneğini, edebiyat alanındaki yetkinliğini, sanıyorum sizin-benim gibi insanlara ise Afrika’yı ne kadar az tanıdığımızı gösteriyor. Son ödülün sorunların çözümü kadar bu büyük kıtayı daha iyi tanımamıza ve anlamamıza vesile olması dileğiyle…