Gallup, Washington (D.C.) merkezli bir araştırma şirketi. 1935’de kurulmuş. Dünyanın pek çok yerinde büroları var. Hemen her konuda kamuoyu yoklamaları yapıyor, devletlere, şirketlere ve siyasetçilere danışmanlık hizmeti veriyor. Bulguları genelde güvenilir. Sonuçları sapma payları içinde teyit edilen araştırmalarıyla tanınıyor. Çoğumuzun aşina olduğu 160 ülkede gerçekleştirdiği küresel eğilimler türü bir serisi de var.
***
Gallup’un bu köşeye misafir olmasının nedeniyse 13-25 Ekim tarihleri arasında Suriye’nin kuzeyinde Rakka ve Haseke’de 601 insanla yaptığı yüz yüze görüşmeler neticesinde ortaya çıkarttığı bulgular.
Çünkü bu bulgular Türkiye’nin Suriye’ye ilişkin diplomasisinde kullanabileceği önemli veriler ve imkanlar sunuyor. Kürtler de dahil konuşulan, temsili mahiyeti yüzünden de önemli olan insanlar Türkiye’nin müdahalesine mesafeli durmuyor, hatta önemli bir kesimi müdahaleyi destekliyor.
Araştırma ayrıca Amerika’nın asker çekme kararından doğrudan etkilendiği varsayılan kesimin yüzde 58’lik bir bölümünün çekilmeyi desteklediğini ortaya koyuyor. Konuşulan 601 kişi arasında bulunan 100 Kürt kökenlinin yüzde 33’nün bu çekilmeye olumlu baktığı ortaya çıkıyor.
Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatını olumlu görenlerin geneldeki oranı ise yüzde 57. Araplar arasında bu destek yüzde 64’e çıkıyor. Kürtlerin desteğinin yüzde 23’de kaldığını görüyoruz. Araştırmacılar analitik raporlarında bu yüzde 23’lük desteği okuyucularına “sürpriz” olarak aktarıyor. Sonra da desteğin nedenlerini anlatmaya çalışıyor.
PYD’nin Esad rejimiyle uzlaşmasına yakın duranların geneldeki oranıysa sadece yüzde 23. Bu insanların çoğu da Esad’ın kontrolünün İran’ın kontrolü anlamına geleceğini düşünüyor. Böylece Türkiye’nin müdahalesinin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Dikkate alınması gereken bir başka sonuç da yüzde 57’lik bir kesimin IŞİD’i Esad’a tercih ediyor olması.
Gallup’un raporunu yazanlar IŞİD’e karşı savaşın bitmediğini, mücadelenin bundan sonra sürmesi gerektiğini ama bunun ideolojik olması gerektiğini söylüyorlar. Kürtlerin Türkiye’nin müdahalesini desteklemesini de kendi aralarındaki sorunlara, PYD’nin PKK bağlantısına, örgütün rejimle işbirliği yapmasına bağlıyorlar.
Raporlarında pek çok Kürdün PYD kontrolü yüzünden terk ettikleri evlerine dönmek için harekatın bitmesini beklediklerini belirtiyorlar. Vurguladıkları bir başka nokta da Suriye’deki savaşın başlamasından bu yana yaptıkları tüm araştırmalarda Türkiye’nin tek olumlu katkısı olan ülke olarak görülmesi. Bu insanların araştırmacılara Türkiye’nin kontrol ettiği bölgelerde yaşamak istediklerini anlatması.
Araştırmanın sonuçları yüzde 55’lik bir kesimin Türkiye’nin bölgelerine olumlu katkısı olduğuna inandığına işaret ediyor. Rusya’nın katkısı olduğuna inananların oranı yüzde 14’ken, Amerika’nın algılanan katkısının sadece yüzde 10’da kaldığı görülüyor.
Yani Türkiye bu insanların gözünde açık ara önde duruyor ve Türkiye’nin bu moral/siyasi üstünlüğü kaybetmemek için dikkatli olması, çözüm sürecinin bundan sonraki aşamalarında da Suriye muhalefetinin çıkarlarını ve beklentilerini korumada gösterdiği hassasiyeti sürdürmesi gerekiyor.
***
Araştırmanın asıl mesajı ise Amerika ve Avrupa’ya. Onlara işler sizin anladığınız gibi değil diyor, Türkiye’nin müdahalesinin bölgede onların anlamlandırmaya çalıştığı şekilde anlaşılmadığının altını çiziyor. Anlarlar mı, anlamak isterler mi derseniz cevabım hayır olur, fakat bunun anlaşılmasının sağlanması için çalışılmasının şart olduğunu söyleyebilirim. Unutmayalım ki hafta içinde gerçekleşen Erdoğan-Trump buluşması başarılı geçmiş olsa da alınacak hala çok yol, çözülecek hala çok sorun var...