Dünya düzeni de sarsılıyor

Mensur Akgün

Dünya siyaseti özünde devletlerin kendileri için çıkar olarak tanımladığı hedeflere ulaşmak amacıyla yaptıkları güç mücadelesine verilen addır. Güç mücadelesi ne yazık ki amansız ve neredeyse sonsuzdur. Devletler var olduğu, çıkarlar çeliştiği sürece de muhtemelen devam edecektir. Devletler amaçlarını elde etmek için birbirlerini etkilemeye, bazen para, bazen de şiddet kullanmaya çalışacaklardır.

Fakat mücadele artık sadece kaba güç kullanımıyla gerçekleşmemekte, devletler birbirileriyle rekabet ettikleri kadar işbirliği de yapmaktadır. Rekabetin barış ve savaş zamanındaki kuralları belirlenmiş, kimin kime ve ne şekilde davranacağı hakkında yüzyılların pratiğinden ve öğretisinden süzülen bir ilkeler dizisi ortaya çıkmıştır.

Bu ilkeler de ifadesini BM Şartından insancıl hukuka ilişkin Cenevre Sözleşmelerine, Güvenlik Konseyi kararlarından mahkeme içtihatlarına dek pek çok belgede bulmuştur. Öğretinin önemli isimlerinden Hedley Bull’un yıllar önce söylediği gibi devletler sistemi anarşisinde de bir düzen oluşmuştur.

***

Ancak bu düzen şimdi Trump’ın kural tanımaz tasarruflarıyla yıkılmakta, onu korumakla mükellef hegemonik güç kendi koyduğu kuralları anlık çıkar ve beklentilerini gerçekleştirmek, seçim kampanyasına destek veren sponsorlarını mutlu etmek için yok etmektedir.

Müslüman çoğunluklu ülkelerden gelenlere konan ambargo, Meksika sınırına duvar, keyfi ticari yaptırımlar, İran’la varılan çok taraflı mutabakattan tek taraflı çekilme kararı gibi pek çok uygulama dünyanın üstüne oturduğu düzenin sarsılmasına, sistemin tutkalı olan normların anlamını yitirmesine yol açmaktadır.

Trump yönetiminin hayata geçirdiği Tel Aviv’deki büyükelçiliklerinin Kudüs’e taşınması kararı da bunlardan biridir. 22 yıldır askıda olan kararı 6 Aralık’ta uygulamaya geçireceğini açıklayan Trump, Pazartesi günü kızı ve damadının katıldığı bir törenle büyükelçiliğini aşama aşama Kudüs’e taşıma işlemini başlatmıştır.

Oysa bu uygulama ülkesini de bağlayan BM Güvenlik Konseyi kararlarına açıkça aykırıdır. Güvenlik Konseyi’nin 1967’de aldığı 242 sayılı karar sınırların zorla değiştirilmesinin kabul edilmezliğine, 1968 tarihli 252 sayılı karar Kudüs’ü statüsünün değiştirilemeyeceğine, 1980’de aldığı 476 sayılı karar şehrin statüsüne ilişkin hiçbir değişikliğin kabul edilemeyeceğine atıfta bulunmaktadır.

Bunları 20 Ağustos 1980’de alınan 478 sayılı karar ve 23 Aralık 2016 tarihli 2334 sayılı karar takip etmektedir. Ayrıca biri geçtiğimiz yıl Türkiye’nin inisiyatifiyle geçmiş olan konuya ilişkin Genel Kurul kararları da bulunmaktadır.

***

ABD artık iyice kural ve hukuk tanımaz, kendi egemen iradesini her şeyin üstünde gören bir devlet haline dönüşmüştür. Kudüs kararı istisnai değil genel bir eğilimin, yeni bir siyaset yapma biçiminin parçasıdır. İlk andaki sonucu ise en az 60 ölü ve binlerce yaralıdır.

Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerin ABD’nin hem Kudüs kararına hem de “ben yaptım oldu” anlayışına karşı tavır alması gerekmektedir. Bunun yolu da hukuk normlarının ABD’ye her fırsatta hatırlatılmasından, daha da önemlisi onun kontrolsüz ve keyfi kullanıma açık gücünün dengelemesi için yeni koalisyonlar ve konstellasyonlar kurulmasından geçmektedir.

Fakat ne yazık ki güç dengeleri dikkate alındığında bu kolay gerçekleşecek bir şey değildir. Yapılan simülasyonlar ve tarihten çıkartılan örnekler bize devletlerin böylesi konularda işbirliğinin çok mümkün olmadığını göstermektedir. Genel eğilim uzun dönemli çıkarların kısa dönemli beklentilere feda edilmesi yönündedir.

Yine de Türkiye hukukun kendisine tanıdığı imkanlardan yararlanarak sorunu Uluslararası Adalet Divanı’na, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne, BM Genel Kurulu’na, üyesi ve etkisi olduğu diğer platformlara taşıyabilir ya da taşınmasını teşvik edebilir. İsrail ve Amerika’nın uygulamalarını dünya kamuoyunun vicdanında mahkum ettirebilir. Unutmayalım ki ne büyükelçilik kararının meşru bir zemini, ne de İsrail’in savaş suçuna varan orantısız güç kullanımının savunulabilir bir yönü vardır…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.