İnsanların bebek ve çocukların katledilmesine duyarsızlaştığı, zalimlerin katillere arka çıktığı bir dünyada sığınabileceğimiz kalpler kaldı mı bilemiyorum. Ama her şeye rağmen yüreğinde küçücük de olsa hala insan sevgisine yer açabilen insanlara güvenmek zorundayız.
Kimileri için bir anlam ifade etmeyebilir belki ama, sanata inanan, şiirin ve müziğin sesiyle yüreklerimizde küllenen kıvılcımları yeniden alevlendiren sanatçıların çığlığına ihtiyacımız var. Çünkü kalpten kalbe giden yolları şairlerin dizeleri, efsane müzisyenlerin müziği ile bulabiliriz ancak. Bu bazen rock olur, bazen de caz. Bu arada işgal yıllarında Naziler’in ambargo koyduğu, baskı altında tuttuğu cazın, Paris’te savaş sonrasının özgürlük simgesi haline geldiğini de asla unutmayalım. Çünkü Naziler caz sevmez…
İsrail devletinin çocukları, bebekleri katlettiği şu günlerde hiçbir ideolojik riyakarlığa iltifat etmeden gözlerinizi kapatın ve Pink Floyd’un muhteşem şarkılarını dinleyin.
Zira onlar savaştan yorulmuş bir dünyanın çocukları…
Çünkü onların dünyadaki adaletsizliklere, savaşlara ve açlığa itirazları var.
Hafızalarımızdan silinmeyen parçaları ve unutulmaz sahne şovlarıyla adlarını müzik tarihine altın harflerle yazdırdılar. Kuşkusuz Pink Floyd sadece şarkılarıyla değil, kendilerini dünyayı güzelleştirmeye adadıkları felsefeleriyle de isim yapmış bir grup. Pink Floyd’un “The Dark Side Of The Moon” albümü, dünyanın farklı coğrafyalarında her an milyonlarca insan tarafından dinleniyor olması grubun başarısının en önemli göstergesidir. “The Dark Side Of The Moon” albümünde yer alan Us And Them (Biz ve onlar) parçasının şu dizeleri hepimizi farklı bir düşünsel yolculuğa çıkarır.
/Ve eğer baraj yıkılırsa zamanından yıllar önce
Ve eğer tepenin üzerinde bir oda yoksa
Ve eğer karanlık tehlikeli önsezilerle patlarsa kafan
Seni ayın karanlık yüzünde göreceğim
Deli kafamın içinde
Deli kafamın içinde
Bıçağı kaldırıyorsun, değişimi sağlıyorsun
Beni yeniden şekillendiriyorsun aklım başıma gelene dek/
Aslında “The Dark Side Of The Moon” albümü, çoğu zaman asla görmek istemediğimiz, ama hep var olan karanlık tarafımızın hikayesidir. Belki de karanlık taraf, Roger Waters’in ifadesiyle bizim deliliğimizdir. Şarkıdaki Waters’ın şu dizeleri tüylerimizi adeta diken diken eder: “there is no dark side of the moon really.
matter of fact it’s all dark” (aslında ayın karanlık tarafı diye bir şey yok. ayın tamamı karanlık.)
Galiba insan olarak davranışlarımızın önemli bir bölümü karanlığa meyilli, biz sadece hayal kırıklıklarımızı ‘aydınlık’la örtmeye çalışıyoruz… Eğer insanoğlu bu kadar karanlığa meyilli olmasaydı, Filistin’de bebekleri, çocukları katleden İsrail’in ölüm çetelerine karşı dünya bu kadar suskun olur muydu?
Ama her şeye rağmen umutsuzluğa teslim olmak yok, bu yüzden zihnimizi Roger Waters’in sözleriyle tazelemekte yarar var. İsrail’in Filistin’de işlediği insanlık suçuna seyirci kalınmasını eleştiren ve Filistinli çocuklar için şarkı besteleyen Waters’in şu sözleri umarım hepimizin yüreğine iyi gelir: “Masum çocukların ölümüne ağlamayı bıraktığım gün, George Orwell’in de dediği gibi ‘Büyük Birader’in sevgisinden başka hiçbir sevgi var olmayacak.’ Elbette bundan daha iyisini başarabiliriz.”