Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AK Parti'nin genel başkanlığını Ahmet Davutoğlu'na devrettiği olağanüstü kongrede yaptığı konuşmada şu tarihi ifadeleri kullanmıştı: "Bu dava ancak benim ismimle şereflenir" diyen kibir tuzağına düşmüştür. İstişareyi, ortak aklı dışlayan, bu kutlu davaya haksızlık etmiştir. Zira bu dava hiçbir zaman koltuk davası olmamıştır. Bu dava şahsi hırsları, kibri, fitneyi ve nifakı, kıskançlığı, çelme takmayı, başkasının kuyusunu kazmayı her zaman dışlamış, her zaman dairesinin dışına atmış bir davadır."
İşte bu ifadelerdeki zihniyet devrimi AK Parti'yi 2002'den başlamak üzere girdiği her seçimde bir üst basamağa taşımış ve 2011'de de zirveye çıkarmıştır. Sonrasında kuruluş ilkeleri bağlamında yaşanan savrulmalar, kibir ve yozlaşma algısı 7 Haziran çöküşünü getirdi.
Aynı AK Parti 7 Haziran'da seçmenin ikazı doğrultusunda kuruluş ilkelerinin ışığında esaslı bir iç muhasebe sürecini yaşayarak millete dönüp, "Evet ben ikmale kaldığım derslere çalıştım, güveninize yeniden talibim" dedi ve yeni bir başlangıç yaptı. Erdoğan liderliğinde 13 yıl boyunca önemli başarıların ve demokratik devrimlerin altına imza atan AK Parti, bu yenilgiyi asla bir bozguna dönüştürmeden 1 Kasım'dan zaferle çıkmayı başarmıştır.
Bu başarı bir tek kişiye ya da kişilere indirgenerek elbette açıklanamaz. Daha doğru olarak ifade etmek gerekirse, 1 Kasım zaferini tıpkı Erdoğan'ın Davutoğlu'na görevi devrederken söylediği gibi 'istişare' ve 'ortak aklın' yeniden inşası mümkün kılmıştır.
Şu saatten sonra 'Erdoğan mı, Davutoğlu mu' gibi bir başarı paylaşımının kimseye bir yararı yok. Kaldı ki özünde bu hareketin lideri Erdoğan'dır. Genel Başkan olması hasebiyle de fiili anlamda işin sahibi ve partinin lideri Davutoğlu'dur.
Kim nasıl yorumlarsa yorumlasın, yüzde 49.5'lik bu başarı Hoca'nın liderlik kariyerinin kilometre taşlarından birisidir, siyasi tarih de bunu böyle yazacaktır. Doğaldır ki işin sahibi olarak yeni dönemde icraatın sorumluluğu da Hoca'nın omuzlarındadır. Eminim ki Davutoğlu, özellikle icraat sürecinde Erdoğan'ın tecrübelerini de katarak pırıltılı işlerin altına imza atacaktır.
Şimdi hiç zaman kaybetmeden toplumun beklentileri doğrultusunda ekonomiden demokratikleşmeye kadar her alanda kelimenin tam anlamıyla bir icraat maratonu başlatma zamanıdır. Yeni dönemde AK Parti’nin öncelikle toplumsal ve siyasi alanı normalleştirerek, ahlak, dürüstlük, şeffaflık ve hukuk temelinde herkesin gıpta ile bakabileceği bir demokrasi iklimini hakim kılması gerekiyor.
En önemlisi de bu yeni dönem, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nun da altını çizdiği gibi bir 'kucaklaşma' iklimini önceleyen dönem olmalıdır. Zira Türkiye son üç yılda gerilim ve kutuplaşmalardan dolayı çok zaman kaybetti. Ayrıca iktidar da bu süreç içinde kriz yönetmekten icraat üretmeye vakit bulamadı.
Zafer paylaşımı değil, ortak akıl....
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.