Türkiye seçimini yaptı ve millet yeni sistemin inşası konusunda güçlü bir irade ortaya koydu. Dolayısıyla şu saatten itibaren hiçbir siyasi partinin şöyle ya da böyle olsaydı gibi bir mazeretin arkasına sığınma lüksü kalmamıştır. Elbette siyasi partiler kendi tezlerini savunmaya devam edeceklerdir. Bu da sonuçta demokrasinin bir gereği.
Ve şu bir gerçek ki yüzde 52 ile cumhurbaşkanı seçilen Tayyip Erdoğan yeni sistemi inşa etmekle görevlendirilmiştir. Evet bu zor bir görev, hem yeni sistemi bütün kurumlarıyla oluşturacaksınız, hem de 81 milyonun beklentilerini karşılayacak icraatlara devam edeceksiniz. Ama biliyoruz ki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarı 16 yıldır Türkiye’yi yönetiyor ve bu konuda zengin bir tecrübe birikimine sahip. Zaten gerçekleştirdiği icraatlarla milletin teveccühünü kazanmış ve bugünlere gelmiştir.
***
Daha somut olarak ifade etmek gerekirse, Tayyip Erdoğan 16 yılda gerçekleştirdiği icraatların sonucunda 24 Haziran’da milletin terazine çıkmış ve sınavı başarıyla tamamlamıştır. Eğer AK Parti iktidarının eksileri artılarından fazla olsaydı, muhtemelen 25 Haziran sabahı başka bir iktidara uyanacaktık. Ama bizzat bu iktidarı 16 yıldır yaşayan millet gerekli değerlendirmeleri yapmış ve Erdoğan’a yoluna devam etme talimatı vermiştir. Kişisel anlamda farklı değerlendirmelerde bulunabiliriz, ama sonuçta belirleyici olan milletin kararıdır.
Şimdi önümüzde yeni sistemi inşa etme görevi var. Kuşkusuz kolay bir iş değil, gerek siyasi gerekse kurumsal olarak bambaşka bir yapı oluşturacağız. Hemen belirtelim, yeni sisteme rengini verecek olan en güçlü aktör Erdoğan’dır. Ama bir gerçek de var ki sistemin taşları yerine oturtulurken, parlamentodaki Cumhur İttifakı dengesi de gözetilmek durumundadır. Zira AK Parti ile yapılan ittifak MHP’ye önemli bir avantaj sağlamış ve Meclis’te kilit parti haline getirmiştir.
Bu çerçevede ortaya çıkan çok dikkat çekici bir tablonun özellikle altını çizmek gerekiyor; tarihte ilk kez parlamentoda milliyetçi karakterli bir fotoğrafla karşı karşıyayız. Yani MHP+İyi Parti yüzde 21’i aşarak parlamentoya yeni bir sosyoloji yansıtmıştır.
Dolayısıyla yeni sistemin inşasında, parlamentodaki bu sosyolojik yapının dikkate alınacağı kanaatindeyim.
***
Bütün bu tabloya rağmen, sisteme karakterini verecek olan aktör elbette Tayyip Erdoğan olacaktır. Unutmayalım, Erdoğan’ı 16 yılın sonunda hala en tepede tutan özellik; eksiklerine rağmen daha geniş toplum kesimlerini kucaklayabiliyor olmasıdır. Aksi takdirde burada olmazdı...
Nitekim Erdoğan 24 Haziran gecesi yaptığı balkon konuşmasında hak ve özgürlüklere vurgu yapmış ve 81 milyonun kucaklaşmasına işaret etmiştir: “Türkiye tercihini demokrasisine, hak ve özgürlüklerine sahip çıkmaktan, reformlarını devam ettirmekten yana kullanmıştır.”
Eğer Türkiye 24 Haziran’da sandıkta tecelli eden millet iradesini esas alarak oluşturacağı yeni sistemi, hukukun üstünlüğü ve demokratik değerlerle daha da güçlendirebilirse hem Türkiye, hem de demokrasi kazanacaktır.