Türk solunun önemli bölümünün genel bir ahmaklıkla malul olduğu bilinir de, dünyadaki liberal solun Türkiye'deki düzeysizliğe bu kadar teşne olduğu bilinmezdi. En azından ben liberal özellikleri baskın olan solun daha makul bir çizgide durdukları kanaatine sahiptim. Türkiye'deki solu mazur görebiliriz, zira onlar "Kahrolsun Amerikan emperyalizmi" sloganıyla büyüdükleri için, ideolojik dünyaları dışında başka bir dünyanın da olabileceği gibi bir zihinsel ameliyeden maalesef yoksundurlar.
Malum aralarında Immanuel Wallerstein, Talal Asad, Hamid Dabashi, Michael Hardt, David Harvey, Antonio Negri, Lorie Novak, Slavoj Zizek gibi isimlerin de bulunduğu dünyaca ünlü liberal, sol akademisyenler geçtiğimiz günlerde Ankara katliamı vesilesiyle ortak bir bildiri yayınladılar. Kelimenin tam anlamıyla uluslararası bir ahmaklık örneği olan bildirinin bir bölümü şöyle:
“...Türkiye hükümetinden bu olayların hesabını vermesini, tüm dünya hükümetlerinin de Türkiye hükümetiyle ilişkilerini gözden geçirmelerini talep ediyoruz. Ankara katliamının gerçekleşmesinde devlet aktörlerinin işbirliği olduğuna dair ciddi iddiaların Birleşmiş Milletler çatısı altında bağımsız komisyonlarca soruşturulması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye ile mevcut tüm ikili ve çok taraflı anlaşmalar, temel haklarını savunan insanların sindirilmemesi, taciz edilmemesi ve katledilmemesi için somut adımlar atılması koşuluna bağlanmalıdır.”
Doğrudan PKK’ya destek niteliği taşıyan bu bildiri Türkiye’deki sömürge kafalı aydınların çağrısıyla bire bir örtüştüğü gibi, Selahattin Demirtaş’ın katliamdan dakikalar sonra tam bir hezeyan halinde “AKP iktidarının eveleme geveleme şansı çoktan bitmiştir. Katilsiniz. Eliniz kanlıdır. Yüzünüzden ağzınızdan her yerinize kan sıçramıştır. Devlet, Ankara'nın göbeğinde büyük bir katliama imza atmıştır” şeklinde söylediği sözlerin adeta teyidi niteliğinde.
Bu bildiriden anladığımız şudur; Irak’ta, Suriye’de, Gazze’de ya da dünyanın başka coğrafyalarında katledilen, zulme uğrayan insanlar dünyanın önde gelen bu aydınları için hiçbir anlam ifade etmiyor, bunu artık biliyoruz. Yıllardır kitaplarını, yazılarını okuduğumuz bu aydınlar maalesef şimdi işi gücü bırakıp PKK gibi vahşi bir cinayet örgütünü koruyup kollamanın derdine düşmüşlerdir.
Aslında Türkiye’deki örümcek kafalı bazı sol yapıların ahmaklıklarına alışmıştık. Çünkü onlar için cinayet örgütleriyle akrabalık rutin bir olay haline gelmiş durumda. Esas dramatik olan, dünyaya daha geniş bir pencereden baktıklarını sandığımız bu aydınların da Türk solu ile aynı süfli noktaya düşmüş olmalarıdır.
Ancak bu bildiride genel bir sol sefaletin ötesinde, akıl ve mantık sınırlarını zorlayan daha büyük bir ahmaklık var. Demirtaş’ın ağzıyla Ankara katliamının gerçekleşmesinde ‘devlet aktörlerinin işbirliği’ olduğunu iddia etmek, bu aydınlar adına kelimenin tam anlamıyla utanç verici. Bu “El Kaide’nin 11 Eylül 2001 New York İkiz Kuleler ve Pentagon saldırıları, Başkan George W. Bush’un emriyle CIA tarafından gerçekleştirilmiştir” demek kadar ahmakça ve aptalca...
Yani Immanuel Wallerstein ve arkadaşları baştan sona salaklık kokan ve de devleti hedef gösteren bildiri ile demek istiyorlar ki, “11 Eylül saldırılarının baş sorumlusu Bush’tur.”
Dünyanın sayılı aydınlarının PKK havuzunda sadece entelektüel bir sörf yapma şehveti yüzünden düştükleri bu zihinsel sefalet gerçekten hüzün verici...