Kaç gündür şu Amerikalı general Joseph Votel’in akıl ve diplomasi dışı zırvalıklarını yazmak istiyorum. Ancak bir taraftan da gerçekten yazmaya değer olup olmadığına karar veremedim. Zira Amerikalılar genelde pek ince diplomasiden anlamazlar. Hemen hemen bütün uluslararası ilişkilerinde züccaciye dükkanına dalan fil benzeri bir tavır içindedirler. Hele de İngilizlerle karşılaştırıldıklarında...
Ama bu general Votel başka... Bunu söylerken generalin üst seviyede bir diplomasi dili kullandığını söylemiyorum elbette. Tam aksine ‘züccaciyeci dükkanı’ hikayesine tıpa tıp uyan bir tavır içinde...
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Votel 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili değerlendirmelerde bulunurken o hep bildiğimiz Pentagon ukalalığının ötesinde aslında çok da farkında olmadan ‘Pensilvanya kafesindeki kuş’la ilgili önemli ipuçları veriyor.
Lütfen Votel’in şu cümlelerini dikkatle okur musunuz :“İrtibat halinde olduğumuz üst düzey komuta kademesinde olanlardan içeri alınanların olduğunu görüyorum.”
Yani Votel demek istiyor ki; “15 Temmuz’da Türk halkına silah çeken, parlamentoyu bombalayan eli silahlı teröristler ‘bizim çocuklar’, şimdi onları kaybettik, bundan sonra ne yapacağımızı bilmiyoruz”
Gördüğünüz gibi bu general patavatsız birisi, ne uluslararası ilişkiler dilini biliyor, ne de Türk-Amerikan ilişkilerinden haberi var. Evet görünüşte böyle ya da biz öyle sanıyoruz.
***
Ama hayır o 15 Temmuz gecesinin Türk-Amerikan ilişkileri açısından çok önemli bir kilometre taşı olduğunu biliyor, bu yüzden de müthiş bir tedirginlik içinde.
Malum Türkiye darbecilerin bir numarası olan Fethullah Gülen’in iadesini resmen Amerika’dan istedi. İki ülke arasındaki ‘suçluların iadesi’ anlaşması gereği Amerika’nın bu ismi iade etmesi gerekiyor. Uluslararası hukuk da bunu emrediyor.
Öyle anlaşılıyor ki Amerika Pensilvanya’daki terörist başını asla iade etmeyecek. Resmi düzeyde şu ana kadar sergilenen tavır, ABD’nin anlaşmalara sadık kalacağı yönünde en küçük bir işaret ortaya koymuş değil.
***
İşte tam bu noktada Amerikalı generalin patavatsızlık olarak değerlendirdiğimiz sözlerinin satır aralarını dikkatle okumak gerekiyor. Generalin de çok açık bir şekilde itiraf ettiği gibi, ABD bugüne kadar ordu içindeki bu paralel çete ile cilveleşmenin ötesinde fiili işbirliği içinde olmuş...
Amerikalı general “Ordudaki muhataplarımızı kaybettik” derken uluslararası ilişkilere ve müttefikliğe uymayan bir tavır içinde olduklarını itiraf etmenin ötesinde, tam da bu yüzden terörist başının iade edilemeyeceğini söylemiş oluyor.
Zira generalin de söylediği gibi ordudaki paralel çete ile böylesine ensest bir ilişki içinde olan Pentagon, bu çetenin başı olan zatın Türkiye’ye iadesini asla istemez.
Gülen iade edildiği taktirde sonrasında nelerin olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Mesela, iade edilirse Pensilvanya’daki kuşun Türkiye’de bülbül gibi ötmeyeceğinin bir garantisi var mı?
Dolayısıyla Amerika şu ana kadar besleyip büyüttüğü bu kullanışlı kuşu, bile bile ötmesi için Türkiye’ye göndermeyecektir.
Biliyorum şu anda “Dünyanın süper gücü Amerika işlerini böyle yürütmez” diyenlerin itirazlarını duyar gibiyim. Ama maalesef böyle... Ayrıca bunu ben söylemiyorum, Votel öyle söylüyor.
Aslında aklı selimle bakıldığında bütün bu olup bitenlerin Amerika’nın siyasi aklına, süper güç olma mantığına uygun olmadığını söylemek gerekiyor. Ama işler bir kere çığırından çıkmaya görsün, sonrasını kontrol etmek her zaman mümkün olmuyor maalesef...