Yıllar önce bir Venedik gezisinde Paula Coelho’nun “Veronika ölmek istiyor” romanı ve Thomas mann’ın “Venedik’te ölüm” adıl uzun hikayesinin isimleri üzerinden “Bugün Veronika ölmek istiyor ama Venedik’te ölüm yok” adıyla bir yazı yazmıştım. Şu günlerdeki Venedik Bianeli vesilesiyle duygu dünyamızı yeniden Thomas Mann’ın hikayesine çevirdik ama bu kez yüreğimizi yakan bir insanlık dramı var karşımızda…
Amerika ve Avrupa dahil dünyanın pek çok coğrafyasında sivil toplum örgütleri, sanatçılar İsrail’in Gazze’de soykırıma varan katliamlarına tepki göstermeye devam ederken, 60. Venedik Bienali Filistin yanlısı protestoların gölgesinde başladı.
KARAR’ın dünkü kültür-sanat sayfasında yer alan habere göre, Bianel öncesinde on binlerce sanatçının aylardır İsrail’in ‘soykırım pavyonu’nun men edilmesi çağrısında bulunduğu, önceki yıllar Rusya’ya ambargo uygulayan bienal yönetiminin ise bu çağrıya kulak tıkadığı bilgisi yer aldı. Ayrıca haberde ABD Filistin Müzesi Müdürü Faysal Salih’in bienalde açmak istediği sergiye de izin vermediği de yer alıyor.
Ancak bianel yönetiminin Gazze’deki katliamlar karşısındaki duyarsızlığına rağmen, bienalin 17 Nisan’daki ön izlemesi Filistin’e destek protestolarıyla başladı. Eyleme katılan yüzlerce kişi, İsrail ve ABD pavyonlarının önünde “Venedik’te ölüme hayır, İsrail pavyonuna hayır” sloganları eşliğinde bu sloganın yer aldığı bildiriler dağıttı.
Bu arada hemen belirtelim, bütün baskılara rağmen bianele katılan sanatçıları susturmak mümkün olmuyor. Mesela Meksikalı sanatçı Toranzo Jaeger Frieda’nın Filistin direnişinin sembolü karpuzlar ile işleyerek üzerine ‘Yaşasın Filistin’ ve ‘Soykırıma karşı birleşen yürekler’ yazdığı ‘Öfke duyarlılık zamanlarında bir makinedir’ çalışması, öne çıkan sanatsal tepkilerden biri.
Marco Scotini’nin ‘İtaatsizlik Arşivleri’ sunumunda yer alan 39 ekrandan birinde, Filistinli film yapımcısı Halid Jarrar’ın 2002 tarihli, Almanya’ya ulaşma umuduyla Suriye’deki şiddet ve baskıdan kaçan bir aileyi anlatan ‘Yer Değiştirme Üzerine Notlar’ adlı belgeselinden sahneler göstermesi de yine bir başka saygıdeğer duruş.
Perulu sanatçı Daniela Ortiz de ‘Açgözlü Avrupa’nın Parlaklığı’ adlı kukla tiyatrosunda yer alan performansı gösteren videosunda ekranın bir köşesinde Filistin bayrağı ile birlikte ‘İsrail köşkünü boykot, Özgür Filistin’ yazarak bienalde Gazze halkının sesini duyuruyor. Sanatçı Bouchre Khalil de sergisindeki sekiz videodan birinde Filistinli genç bir adamın İsrail kontrol noktalarını aklında tutarak Ramallah’tan Doğu Kudüs’e giden karmaşık yolun haritasını ziyaretçilerle paylaşıyor.
Belçika pavyonunda ise ‘Filistin pavyonu’ başlıklı bir broşür dağıtılıyor. Broşür, sanat dünyasını ‘soykırımı durdurmak ve gelecek olarak engellemek için birçok cephede örgütlenmeye ve direnmeye’ çağırıyor.
Bu arada dünyanın özgür ruhlu sanatçılarından Gazze’deki soykırıma karşı isyan ve itaatsizlik sesi yükselirken, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği, Dışişleri Bakanlığı himayesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla, SAHA Derneği’nin prodüksiyon ve yayın desteğiyle gerçekleşen Türk pavyonundaki sanatçıların soykırıma duyarsızlığının altını çizmek gerekiyor.
Türkiye’nin Gazze’deki katliamlar karşısındaki bu duyarsızlığına şaşırdık mı? Hayır… Çünkü biz meydanlarda “Gazze mücahitliği” yapıp, 7 Ekim’den bu yana gemilerle demirden, çimentoya ve dikenli tele kadar her türlü malzemeyi İsrail’e satan bir ülkeyiz…
Gerçi İsrail’e 54 kalemde ihracat sınırlaması getirildiği açıklandı ama hükümet toplum nezdinde ciddi bir güven kaybı yaşadığı için, bu sınırlamanın ne ölçüde uygulanıp uygulanmadığı konusunda endişeler var.
Nitekim AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi bu kuşkuları derinleştiren bir açıklama yaptı ve dedi ki: “Katliamı kınıyoruz ama İsrail serbest ticaret anlaşmamızın olduğu bir ülke. İsrail’de çok önemli bağlantıları olan arkadaşlarımız da var.”
Bu cümleyi daha netleştirerek ifade etmek gerekirse, Zeybekçi özet olarak demek istiyor ki: “Kardeşim biz Gazze’ye selamımızı göndeririz ama İsrail’le de ticaretimize devam ederiz…”
Yani Gazze’de çocuklar, kadınlar, siviller katlediliyor diye Türkiye para kaybedemezmiş…