Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 12 Eylül’de Anka’da düzenlenen, “Yeni Anayasa Sempozyumu”nda yaptığı konuşmanın altına eminim ki pek çok kişi hiç tereddütsüz imza atacaktır. Çünkü Cumhurbaşkanı, modern bir anayasa için söylenebilecek her şeyi söylemiş.
Biliyoruz ki Cumhurbaşkanı Erdoğan epey bir süredir, 12 Eylül cuntacılarının hazırladığı anayasanın “ülkenin kalbine saplanmış bir hançer” olduğunu söylüyor, el-hak doğrudur… Ancak hemen bir parantez açmakta yarar var, yeni anayasa çalışmalarının Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu tarafından, yani Mehmet Uçum tarafından hazırlanıyor olması biraz kafa karıştırıcı bir durum… Malum, şu anda yürürlükte olan ucube sistemin mucidi de aynı zattır ve memleketi nasıl bir hukuksuzluğa mahkum ettiğini artık dünya alem biliyor…
Bu can sıkıcı durumu bir tarafa bırakalım… Cumhurbaşkanı aslında, Müslüman dünyanın yaşadığı anayasa tecrübelerini de dikkate alarak geniş bir perspektifi ortaya koyuyor. Erdoğan’ın şu ifadelerinin altını özellikle çizmek gerekiyor: “Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri Hicret’in hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni anayasa ile ilgili değerlendirmelerine daha yakından bakabilmek için kısa bir özet vermekte yarar var:
-Hiç şüphesiz yeni anayasa metni sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal ekonomik yapısını bir anda değiştirip Türkiye’yi bir masal diyarı haline getirmeyecektir. Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır.
-Kağıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur.
-Önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.
Esas itibariyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu ifadeleri başka söze gerek bırakmıyor. Çünkü Cumhurbaşkanı çok net bir şekilde ‘demokrasiden ve hukuk devletinden uzak’ güzel anayasa metinlerinin önemli olmadığını, önemli olanın bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar olduğunu söylüyor.
Maalesef cumhurbaşkanının da altını çizdiği gibi bugün Türkiye’nin temel problemi; anayasanın ruhuyla örtüşen uygulamaları hayata geçirecek iktidarlardan mahrum olması… Zira biliyoruz ki şu andaki anayasa, her ne kadar 12 Eylül darbe anayasasından izler taşıyor olsa da eğer gerçekten uygulanabilse bugün şikayet ettiğimiz pek çok hukuksuzluk ve özgürlüklerin üzerindeki baskılardan kurtulmuş olacağız.
Ayrıca şu andaki anayasamız, demokratik ülkelerdeki anayasalardan hiç de geri değil, aramızdaki tek fark biz anayasamıza pek itibar etmiyoruz…
Mesela Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bağlamında, bizzat AK Parti iktidarı tarafından 2004 yılında anayasamızda değişiklik yaparak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) iç hukukumuzun bir parçasını haline getirildi ama AİHM’nin verdiği kararları tanımıyoruz. Ayrıca iktidar işine gelmediği durumlarda, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını tanımadığını da söyleyebiliyor. Bir an için uluslararası kurumları bir tarafa bırakalım, peki biz kendi insanlarımızın hakkını/hukukunu korumayacak mıyız?
Elbette evrensel hukuk normlarına dayalı yeni bir anayasaya itiraz etmek mümkün değil. İyi güzel de yine uygulamayacaksak, yeni bir anayasaya niye ihtiyaç duyalım ki… Bu durumda iktidar mevcut anayasaya uymadığında ne tür sıkıntılar yaşıyorsak, yeni anayasa yapıldığında da aynı şeyleri yaşayacağız demektir.
Kabul edelim ki yasama, yürütme ve yargının tek elde toplandığı bir rejimde, bin kere yeni anayasa yapsak bile ‘kuvvetler ayrılığı’ ve ‘denge-denetleme’ prensiplerinin hakim olduğu modern bir hukuk devletini asla inşa edemeyiz.
Bilelim ki çağın ruhuna uymayan bu zihniyet yapısıyla yapacağımız yeni anayasa, sadece bir zaman kaybı olacaktır.