Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye Yüzyılı” açıklamalarını dinlerken hem Türkiye, hem de AK Parti adına hayıflandığımı itiraf etmek durumundayım.
Normal şartlarda Erdoğan’ın açıklamaları bu topraklarda yaşayan herkesi heyecanlandıracak ve de alkışlanacak ifadeler. Bir başka ifadeyle, Erdoğan’ın bugün bir demokrasi manifesto gibi sunmaya çalıştığı söylemleri bildiğimiz o eski AK Parti dillendirseydi herhalde hepimiz heyecanlanırdık.
“Gelin, Türkiye Yüzyılını yeni bir milli mutabakat zemini haline dönüştürelim. Gelin, Türkiye Yüzyılında demokrasimizi, katılımcı demokratik bir Cumhuriyet kimliğiyle taçlandıralım. Gelin, Türkiye Yüzyılında ülkemizi, bir asırdır enerjimizi yiyip tüketen her türlü taassuptan arındırıp, siyasetin eksenini emek ve eser üzerine yeniden kuralım. Gelin, Türkiye Yüzyılında ülkemizdeki özgürlüklerin çerçevesini, pozitif özgürlük anlayışıyla tekrar çizelim.
Gelin, Türkiye Yüzyılını yeni bir milli mutabakat zemini haline dönüştürelim. Gelin, Türkiye Yüzyılında demokrasimizi, katılımcı demokratik bir Cumhuriyet kimliğiyle taçlandıralım. Gelin, Türkiye Yüzyılı'nda erdem ve adalet devletini zirveye çıkartalım.
Türkiye Yüzyılı kimlik siyaseti yerine birlik siyaseti, kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyasetini, inkar siyaseti yerine kucaklama siyasetini, tahakküm siyaseti yerine özgürlük siyasetini ikame etmenin adıdır. Köken ve inanç başta olmak üzere ayrım gözetmeksizin her bireyin hakkını teminat altına alacak düzenlemeleri daha da etkinleştireceğiz.”
Kim böyle bir Türkiye istemez ki… Erdoğan çok açık ve net ifadelerle ‘katılımcı demokrasi’, özgürlük vaat ediyor ve her türlü taassuptan kurtulmak gerektiğinin altını çiziyor.
Ama ne yazık ki bugün demokrasinin de özgürlüklerin de çok uzağındayız. Daha da vahim olanı, bugün özgür ve demokratik bir Türkiye hayali kurmak bile çok mümkün gözükmüyor, çünkü demokrasi ve ‘hukukun üstünlüğü’ ilkeleriyle yola çıkan AK Parti o eski AK Parti değil artık…
İşte tam da bu yüzden “Türkiye Yüzyılı” manifestosunda bir eksiklik var, o da inandırıcılık…
Keşke Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 yıllık AK Parti iktidarının bugün geldiği noktada çıkıp göğsünü gere gere şöyle bir “Türkiye Yüzyılı” manifestosu açıklayabilseydi:
-20 yıllık iktidarımız boyunca ‘hukukun üstünlüğü’ ilkelerinden asla ayrılmadık, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının üzerine siyaset gölgesi düşürmedik.
-Erdem ve adalet devletini zirveye çıkardık.
-Bizim iktidarımızda kimse hukuksuzluktan ve adaletin terazisinin şaştığından söz edemez.
-İktidarımızı eleştiren, muhalif düşünceleri dillendiren hiçbir gazeteci, sivil toplum insanı ya da herhangi bir birey takibata uğramamış ve hapse atılmamıştır.
-Siyasi hesaplar uğruna muhalefet partilerini ‘terörist destekçisi’ olarak ilan eden bir siyaset dilini asla kullanmadık ve toplumu kutuplaştıran politikalardan uzak durduk.
-Altında Türkiye’nin imzası bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kurallarına ve iç hukukumuzun bir parçası haline getirdiğimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) itiraz etmedik, ‘tanımıyoruz’ diye meydan okumadık.
-Yolsuzluklara, rüşvete ve usulsüzlüklere hiçbir şekilde izin vermedik, bu tür kirli işlere karışanları yargıya teslim ettik.
-Devlet içinde hiçbir eşitsizliğe, hak ihlaline izin vermedik, 4-5 yerden maaş alan bürokratlar ordusu yaratmadık.
-Devlette akraba-eş-dost kayırmacılığına göz yummadık, mülakat anlayışıyla Anadolu çocuklarının önünü kesmedik.
-Geçmiş iktidarlarda olduğu gibi enflasyonu azdırıp yüzde 85’lere, yüzde 150’le çıkarmadık.
-Ekonomik rasyonaliteyi yok sayarak, “faiz sebep, enflasyon sonuç” gibi ayağı yere basmayan hayali tezlerle ülkeyi ekonomik krize sokmadık.
-Bizim iktidarımız döneminde kimse fahiş zamlardan ve fukaralıktan söz edemez.
Eğer AK Parti 2013’e kadar olan politikalarını kararlılıkla sürdürebilseydi, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan yukarıdaki maddeleri gümbür gümbür bütün dünyaya gururla ilan edebilirdi. Ama ne yazık ki AK Parti artık başka bir evrende yaşadığı için sadece seçime endeksli yeni hayalleri dillendirmekle yetinmek zorunda.
AK Parti’nin nasıl bir ‘Türkiye Yüzyılı’ hedeflediğini anlayabilmek için galiba şu anda yaşadığımız döneme bakmakta yarar var. Halen Türkiye Demokrasi Endeksi’nde 167 ülke arasında 104’üncü, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 139 ülke arasında 117’inci, Basın Özgürlüğü Endeksinde 180 ülke arasında 149’uncu, Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 38 puanla 96’ıncı sırada yer alıyor. İşte gerçek Türkiye manzarası…