Minneapolis şehrinde Derek Chauvin adılı beyaz bir polisin, George Floyd adlı 46 yaşındaki siyahi bir Amerikan vatandaşını boğazına bastırarak öldürünce siyahi öfke patladı ve Amerika’da kelimenin tam anlamıyla öfke kaosu yaşanıyor.
Şiddet ve yağma olaylarına sahne olan şehirlerde OHAL ilan edilmiş durumda.
Amerika yanıyor ama Trump’ın hiç umurunda değil, zira o kontrolsüz şiddet olayları yüzünden oylarının ne kadar artacağının hesabını yapıyor. Ve şiddeti öven mesajlar atarak yangının daha da büyümesi için elinden geleni yapıyor. Öyle ki ülkenin belediye başkanları ve emniyet müdürleri bile bu aymazlığa adeta isyan ediyorlar. Houston Emniyet Müdürü Art Acevedo, Trump için “Bu ülkenin polis şefleri adına ABD Başkanı’na söylüyorum, lütfen söyleyecek yapıcı bir şeyiniz yoksa ağzınızı kapalı tutun” demek zorunda kalıyor. Ama o yangına benzin dökmeye devam ediyor...
Öyle anlaşılıyor ki Amerika yansa da, Trump yangını büyütmeye devam edecek, zira Kasım’da seçim var. Popülist-faşist liderler için her zaman yeni düşmanlara ihtiyaç vardır, eğer durum sakinse ve beceriksizliklerini örtmekte sıkıntı çekiyorlarsa mutlaka yeni düşmanlar yaratmak gerekir.
Trump’ı anlıyoruz, çünkü onun derdi var, bunun için de gerekirse dünyayı bile ateşe vermekten çekinmeyecektir. Ama bizdeki Trump sevdalılarını anlamakta güçlük çekiyoruz. Özellikle medyadaki bir el şıklatmasının peşinden saatlerce koşmaktan helak olan kalemler nasıl bir kirli zihniyetin ürünüdürler doğrusu çok merak ediyorum.
Beyler neden bu kadar heyecanlandınız, yoksa faşizmin bekçiliğini yapmak için “üst akıl” size de özel görev mi verdi?
Bizim yandaş kalemlere göre Amerika’daki ‘derin güçler’, küresel sermaye, Soros’çular Trump’ı devirmek için pusu kurmuşlar ve birlikte saldırıyorlar... Fransa’daki sarı yeleklilerin arkasında da, Gezi’de de hep aynı derin örgüt varmış. CNN tıpkı Gezi’de olduğu gibi, Amerika’daki şiddet eylemlerini besleyen haberler yapıyormuş!..
Şu cümlelere bakar mısınız, bunlar bizim medyamızın Trump aşıklarından inciler... “ Seçime giden ABD’de Trump’ı bir kaşık suda boğmak isteyen vesayetçi Demokratlar ve onların bürokrasideki uzantıları adeta alesta bekliyor.”
Eminim ki Trump, bizim demokrasiden korkarak popülizme sevdalanan yandaş kalemlerimizi mutlaka görecektir.
Tuhaf ve de garip bir ülke burası... Trump gibi ırkçı, faşist, İslamofobik ve göçmen düşmanı bir ihtiyara sevdalanan gazetecilerimizin, yazarlarımızın bu göz yaşartıcı cengaverlikleriyle övünsek mi, yoksa üzülsek mi bilemedim...
Daha geçen yıl Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ve ülkemizi aşağılayan bir mektup göndererek Türkiye halkını öfkelendiren aynı Trump değil miydi Allah aşkına?
Yoksa Trump’ın hakaretleri ‘yerli’ ve ‘milli’ duygularınız için ilaç yerine mi geçiyor?
Daha düne gelene kadar, uluslararası arenada ABD ve Avrupa ile ilişkilerde itidalin önemli olduğuna işaret edenleri bile ‘hain’ ve ‘dış güçler’in ajanı olarak ilan edip itibarsızlaştıranlar sizler değil miydiniz?
Yoksa sizin başka korkularınız mı var? Haydi çekinmeyin, sizi anlayışla karşılarız, dolayısıyla “Aslında bu küresel güçlerin nihai hedefi Türkiye, Trump’ı hallederlerse sıra bize gelecek” der gibi imalarda bulunmak için kendinizi boşuna harap etmeyin.
Ayrıca böyle hayali korkulara kapılmanıza da hiç gerek yok, zira burası Türkiye, burada öyle şeyler olmaz. Ve de devletimizin eli her zaman ağırdır...
Artık sizi bağlayan ahlaki değerler ve de utanma duygunuz olmadığına göre, Trump faşizmine destek olmak için mazeret üretmenize hiç gerek yok. Bu gayretlerinizi “Yerli-milli” olmanın bir gereği olarak değerlendirip, istiklal mücadelesi verdiğinizi bile rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Bu vatanseverliğinize şapka çıkartıyoruz!..