Temkinli Erdoğan Bahçeli çizgisine yaklaşıyor mu?

Mehmet Ocaktan

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de Öcalan’a, örgütü lağvetmesi şartıyla, “Umut hakkı için başvurması ve Meclis’te DEM Grup toplantısında konuşması” için yaptığı çağrının, Kürt meselesinin çözümüne giden yolda önemli bir adım olduğunu artık hepimiz biliyoruz.

Bahçeli’nin ezber bozan bu açıklamalarının üzerinden tam iki buçuk ay geçti. Bu süreç, Kürt meselesinin çözümünde gerçek anlamda bir sonuç üretir mi, doğrusu şimdiden bir şey söylemek zor. Ama gidişatın pozitif yönde olduğu da muhakkak.

Şu ana kadar başta muhalefet partileri olmak üzere, bütün Kürt aktörler ve kanaat önderleri yüz yıllık bir sorunun çözümü konusunda atılacak her adıma destek vermeye hazır.

Muhtemelen önümüzdeki günlerde Öcalan, PKK’nın silah bırakması için çağrı yapacak. Kendisini Edirne cezaevinde ziyaret eden DEM heyetiyle görüşen Selahattin Demirtaş da Erdoğan, Bahçeli, Özel ve diğer parti liderlerine teşekkür ederek “Demokratikleşme, barış ve kardeşliğe gidecek her adımın tereddütsüz arkasında olacağım” ifadelerini kullandı.

Bu arada, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, MHP lideri Bahçeli’nin başlattığı süreçle ilgili KARAR’a önemli değerlendirmelerde bulundu. Meseleye bir devlet adamı ciddiyetiyle yaklaşan Gül “Bahçeli’nin açıklamalarını olağanüstü bir adım olarak değerlendiriyorum” derken, Cumhurbaşkanı’nın temkinli ama desteğinin samimi olduğunu söyledi.

Görüldüğü gibi süreç, birtakım tereddütlerin aksine oldukça olumlu bir çizgide ilerliyor. Aslında muhalefet dahil herkesin söylediği gibi, Bahçeli’nin başlattığı ‘Öcalan süreci’ne tek mesafeli duran Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dı.

Hatırlayalım Erdoğan 22 Ekim’den bu yana, Bahçeli’nin ısrarlı Öcalan söylemlerinin yanından bile geçmedi. Öyle ki her konuşmasında Bahçeli’yi övdü ama süreçle ilgili en küçük bir sempati ifadesi bile kullanmadı. Tam aksine “Bir gece ansızın gelebiliriz” diyerek en şahin söylemleri dillendirmeye devam etti. Kısacası Erdoğan ve AK Parti şu ana kadar sürece kesinlikle dahil olmadı.

Yanılıyor olabilirim belki ama sanki son Erdoğan-Bahçeli görüşmesi sonrasında, Erdoğan’ın giderek Bahçeli çizgisine yaklaştığı gibi görüntü ortaya çıkmış bulunuyor. Cumhurbaşkanının, hafta sonunda özellikle Diyarbakır ve Urfa kongrelerinde yaptığı konuşmaların satır araları dikkatle okunduğunda, Bahçeli çizgisine yaklaştığını görmek mümkün.

Evet Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi kamuoyunu teskin etmek için, yine aynı sert söylemlerine devam ediyor. Şu ifadeler bunun en önemli göstergesi: “Ya namlusu ülkemize dönük o silahlar gömülecek ya da Türkiye’ye silah doğrultanlar gömülecek. Bunun haricinde üçüncü bir yol, alternatif mevzubahis değildir.”

Ancak bu son konuşmalarında daha öncekilerden ayrışan farklı bir siyaset dili var. Kalıcı çözüm arayışından vazgeçmediklerine özellikle vurgu yapan Erdoğan, ilk kez hem MHP liderinin başlattığı sürece atıfta bulunuyor hem de parlamento içinde ve dışında oluşan yeni atmosferin altını çiziyor. Erdoğan’ın ifadeleri aynen şöyle: “Terörün bitmesine, kardeşliğin pekişmesine yönelik bir umut doğdu, çok elverişli bir atmosfer oluştu. Siyaset sahnesinde oluşan bir müspet havayı çok kıymetli buluyoruz.”

Kim nasıl yorumlar bilemem ama Erdoğan’ın “çok elverişli bir atmosfer oluştu” şeklindeki ifadeleri, yavaş yavaş Bahçeli’nin başlattığı çözüm çizgisine yaklaştığının en önemli göstergesidir diye düşünüyorum.

Şimdi esas soru şu; nihai olarak Öcalan’ın serbest kalmasını da içeren sürecin sonunda demokratikleşmenin de yolu açılır mı?

Doğal olarak Öcalan’ın serbest kaldığı bir dünyada, Selahattin Demirtaş’ın, Osman Kavala ve arkadaşlarının da özgürlüklerine kavuşması gerekir. Dahası milletin oylarıyla seçilen, Anayasa Mahkemesi’nin iki kez ‘hak ihlali’ kararı verdiği Can Atalay’ın da derhal parlamentoya dönmesi gerekir.

Ama biliyoruz ki bunların hiçbirisi olmayacak, çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin otokrat karakteri de AK Parti’nin özellikle son dönemdeki ‘demokrasiye mesafeli’ duruşu da ‘hukukun üstünlüğü’ ve özgürlükçü anlayışa müsait değil.

Böylesine kapsamlı bir demokrasi hamlesi ancak AK Parti’nin temel politikalarında pozitif anlamda köklü bir değişim ve dönüşümle mümkün olabilir ki bugün itibariyle ufukta böyle bir değişim işareti görünmüyor.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.