Siyaset yordu belki Mahler’in ‘diriliş senfonisi’ kalbimize iyi gelir

Mehmet Ocaktan

Karantina günlerinde gönüllü olarak bazı özgürlüklerimizden feragat etmek insana zor gelmiyor ama, yaşadığımız kabus günlerinden galibiyet çıkarmaya çalışan siyasetçilerin, hakikatlerin üzerine perde çekmeyi meslek edinmiş medyanın kaba tavırları sadece akıl ve ruh sağlığımızı değil, beden sağlığımızı da bozuyor ve kalbimize dokunuyor.

İşte böyle bir atmosferde ruhumu yaralayan siyasi iklimden kaçıp odanın bir köşesinde çalan Mahler’in müziğine sığınıyorum. Derken camlardan süzülen yağmur damlalarının ardından muhteşem bir çığlık gibi yavaş yavaş hızlanarak dolduruyor yüreklerimizi müziğin sesi. Sessizliğe ağır bir taş gibi düşüyor, ani bir fırtına gibi patlayan kaos ve ara sıra kendini gösteren naif bir hüzün...

Leonard Bernstein ”Mahler hüzünlendiğinde bir çocuk gibi hüzünlenir, mutlu olduğundaysa yine bir çocuk gibi duyguları saf ve masumdur. O yarı adam yarı çocuktur” diyor.

Müziğindeki ölüm izleri o kadar güçlüdür ki içinde yaşadığı acı yüreğimizi dağlar ve bizi adeta gökyüzünde dolaştırır. Eserlerine kendi sesini de katan Mahler, içinde yaşadığı acıyı, ızdırabı bestelerine yansıtır.

Ne zaman Mahler dinlesem, müziğinin beni götürdüğü derinlikte Dante’nin o ünlü eseri “İlahi Komedya”daki yolculuğunu hatırlarım. Kuşkusuz ikisi arasında somut bir bağlantı yok belki, ama Mahler’in ‘Diriliş Senfonisi’ni dinlerken insan ister istemez derinlerde akan bir akrabalığı hissediyor. Sanatçının “Diriliş Senfonisi” olarak bilinen 2. Senfonisi, en güzel bestelerinden birisidir.

Friedrich Gottlieb Klopstock’un şiiri üzerine yazılmıştır ve ‘yeniden yükseliş’i anlatmaktadır... Bu senfoni, daha çok son bölümüyle anılır. Bu bölümde kıyamet gününden önceki gecenin gelişi anlatılır, tek başına kalmış ve korku içinde çırpınan son kuşun ötüşünü ve koronun ‘uyan, uyan bakalım!’ sesiyle mahşer gününün gelişi betimlenir bir bakıma. “Yaratılmış olan yok olacak, yok olan tekrar dirilecektir... artık korkma, hazırlan; yaşamaya hazırlan...”

Bilindiği gibi Dante sonsuz bir aşkla bağlandığı sevgilisi Beatrice’i 24 yaşında kaybeder. Beatrice’nin ölümü Dante için büyük bir şok olmuş ve yazarın yazım hayatını da fazlasıyla etkilemiştir. Aşkından sevgilisine hiçbir zaman söz etmemiştir aslında ama Beatrice’e olan aşkı şiire olan bakış açısını büyük oranda etkilemiştir. İlahi Komedya’nın tohumlarını atan belki de Beatrice’ye olan aşkıydı. Beatrice’nin çok genç bir yaşta ölmesi, Dante’nin onu ölümsüzleştirmesine yol açmış, fikriyatında Beatrice’ye maddi, ölümlü ve insani bir görünümden ziyade manevi, ölümsüz ve ilahi bir görünüm vermesine neden olmuştur.

Nasıl Dante’yi bu ilahi yolculuğunda cennette sevgilisi karşılamış ve onu cennetin göklerine dolaştırmışsa, Mahler’in “Diriliş Senfonisi” de bir melek gibi elimizden tutup bizi bambaşka diyarlarda dolaştırarak ruhumuzu farklı enstrümanların karakteristik özellikleriyle doldurur ve bizi ruhani yolculuğumuzda yaratıcılığın özüne götürür. Ağlarız, hüzünleniriz, seviniriz ve teşekkür ederiz.

Mozartcutures’te yazdığı yazıda Mahler’i “trajedinin bestecisi” olarak tanımlayan Dilara Durmaz şu değerlendirmeyi yapıyor: “Klasik müzikte modernizmin doğuşu Mahler’in yarattığı kıvılcımla ortaya çıkabildi. Schoenberg ve Stravinsky’in harlı ateşinde eserlerinde tonalitenin sınırlarını zorlayan Mahler’in ve kromatizmi başlatan Wagner’in etkisi yadsınamaz derecede fazla. Eserlerinin yaşadığı dönemde yanlış anlaşılması ve kötülenmesi sağlığını bozup ölümünü çabuklaştırmış olsa da onun bu yüksek müziğinin yaydığı ışık bugün bile bizi aydınlatır.”

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (14)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.