“Tanrı her insanı mükemmel yaratmaz, eksiklikler verir. Bendeki eksikliğe rağmen bana müziği bağışladı.”
Salif Keita
Müziğin dili olmadığını Salif Keita’nın 1995 tarihli “Folon: The Past” albümündeki en güzel şarkılardan birisi olan “Folon”u dinlediğinde insan daha iyi anlıyor. Mali’nin Bambara dilini bilmesen de Keita’nın şarkılarını duyar ve Afrika halklarının ağıtını yürekten hissedersin…
Salif Keita’nın sesi, şarkıyı nasıl bir anlam haritası içinde dinleyeceğiniz konusunda yol gösterir. Ve her yeni dinleyişte farklı anlamlarla güzelleşir. Şarkılar sanki şiirdir, resimdir…
Pişmanlık, çaresizlik ekseninde geçmişe dair kederler vardır bu şarkının sözlerinde. Kadere yazılmış ve bilmeyi istemeyen insanların dünyası hep geçmişte kalır… Öyle ki şarkıyı dinlerken bilmek bile istemeyeceğin geçmişten, bilmeyi istediğin umuda açılır hüznün kapıları…
Galiba Folon şarkısı çalarken biraz da geçmişte ne olduğunu merak ediyoruz…
/Geçmişte ne olduysa
Eskiden kimse bilmek istemezdi.
Önerisi olan kişiler
Kendilerini düşünebilen insanlar
Aç olan insanlar
Geçmişte ne olduysa
Geçmişte, bunun hakkında konuşmazdınız./
Folon, gitar ve klavye gibi modern enstrümanların, etnik bir ezginin ve masumiyetin harmanı gibidir adeta. Keita ise her zaman büyüleyici bir ses, çok şey anlatan bir hüzündür… Bu şarkının dinledikçe kendi içinde çoğalan bir derinliği ve garip bir etkisi vardır. Tıpkı acılı bir öyküyü anlatır gibi; insan olmak gibi yani…
Salif Keita kırk yılı aşkın bir süredir, ülkesi Mali'nin sesi olarak ekibiyle yenilik peşinde kaydettiği albümleri ile Afrika müziklerini dünyaya taşıyan öncü bir müzisyen olarak tanınıyor. Kendi köklerini hiçbir zaman unutmadan içinde yaşadığı toplumun kültürel değerlerini tüm dünya ile paylaşan ama aynı zamanda evrensel anlamda insani duruşa sahip olan bir sanatçıdır.
Keita bir şarkıcı ve besteci olarak ilk tecrübelerini avangart bir grup olan The Rail Band ile kazanmış ve 70'lerin en ünlü orkestralarından biri olan Ambassadeurs ile ününe ün katmıştır. 70'lerin bu iki ünlü Mali Orkestrasıyla çalıştıktan sonra 1987 yılında ilk solo albümü 'Soro' ile dünya müziği kategorisinin yükselen yıldızları arasına girmiştir.
Her ikisi de klasikleşen 2002 yılı albümü 'Moffou' ve 2005 yılı albümü 'M'Bemba' ile yakaladığı uluslararası başarıdan sonra akustik üçlemesinin son halkasını Universal Jazz etiketiyle yayınladığı son albümü 'La Difference' tamamlamıştır.
Keita’nın güçlü bir sanatçı olduğunu, hem sözleriyle hem de müzikleriyle tüm şarkılarında kanıtladığını belirten müzik otoriteleri, ister Malinka, ister Bambara dilinde veya Fransızca olarak söylediği şarkılarda sesiyle duyguları yorumlayabilme yeteneğine sahip olduğunu vurgulamaktadırlar.
Salif Keita aynı zamanda Afrika'yı en iyi temsil eden dünya müziği sanatçılarından biri olarak gösterilirken, bir Albino olarak dünyaya gelen Keita, büyüdüğü topraklarda çocukluktan yetişkinliğe geçerken beyaz teniyle lanetli bir hastalığa yakalanmış gibi görülmesi hakkında şunları söylüyor: "Ben bir siyahım, tenim beyaz ve hoşuma gidiyor, bu benim farklılığım, ben beyaz bir adamım ama kanım siyah, bunu seviyorum, bu güzel bir farklılık."
Kuşkusuz her müzikseverin müzikal anlamda farklı tercihleri olabileceği gibi, caz müziğinde de farklı beğenilerinin olması son derece doğal. Ama eğer Seydou şarkısındaki yumuşaklığı, La Difference şarkısındaki içtenliği, Folon şarkısındaki derinliği ve San Ka Na adlı şarkıdaki melankoliyi yüreğinizde hissetmek istiyorsanız Salif Keita’nın o muhteşem sesini mutlaka dinlemelisiniz.