Ramazan’da ilahi ve caz dinlemek

Mehmet Ocaktan

Oruç ayının inananların gönül dünyalarında yeni bir diriliş rüzgarı estirdiğini ve müthiş bir coşku yarattığını düzyazının imkanları içinde tarif etmek her zaman mümkün olmayabilir. Bu yüzden de şiirin, şarkıların ve ilahilerin kapısını çalmak daha doğru gibi gözüküyor.

Muhtemelen bazıları oruçla ilahiler ve şarkılar arasında ilgi kurmakta güçlük çekeceklerdir, ama benim için her zaman olduğu gibi özellikle ramazan ayının başlangıcında Hacı Bayram Veli’nin şu dizelerini mırıldanmak yada güzel sesli bir hafızdan aynı ilahiyi dinlemek ruhuma iyi geliyor:

/N’oldu bu gönlüm n’oldu bu gönlüm

Derd-u gam ile doldu bu gönlüm

Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm

Yanmada derman buldu bu gönlüm/

Hacı Bayram Veli’nin bu dizelerinde döne döne aşka dalmak elbette muhteşem, ancak Uşşak makamıyla ilahinin zenginliğine erişmek başka bir lezzeti ifade ediyor…

Kuşkusuz aşk ve mistik duyguların bir bakıma coşma halini temsil eden Uşşak Makamıyla söylenen öyle şarkılar var ki eminim her dinleyişinizde kalbinizde yeni aşk ilahilerini keşfedeceksiniz… Hele de Türk sanat müziğinin yüreğimizde sıcak rüzgarlar estiren şu şarkılarını dinliyorsanız.

-“Akşam oldu hüzünlendim ben yine,

hasret kaldım gözlerinin rengine.”

-“Her mevsim içimden gelip geçersin

sen vefasız yolcu kalbimi viran edersin”

-“Bir tatlı tebessümün

bin vuslata bedeldir

gözlerin gözlerin, gözlerin hayat verir

aşkın ise eceldir”

Elbette bu kadarı yeterli değil, eğer oruç ayını kalbinizde daha da zenginleştirmeyi tercih ederseniz, cazın büyük ustalarıyla buluşup başka bir ruh dünyasının kapılarını aralayabilirsiniz…

Mesela Abdullah İbrahim’in “Ishmael” şarkısı… Piyanonun sesi yavaşlarken bir anda yüreğinizi titreten bir ses başlar “Bismillahirrahmenirrahim...”

Ve John Coltrain’in “A Love Supreme” albümüyle acılarınızı ve öfkenizi daha ‘yüce’ bir aşk katına taşıyabilirsiniz. Coltrain’in kendisi de bu albümü “Tanrıya bir armağanım” diye nitelemiştir.

Coltrain’in bu konudaki şu ifadeleri dikkat çekicidir: “1957 yılında, Tanrının rahmeti sayesinde, manevi bir uyanış yaşadım ve bu beni daha zengin, dolu ve yaratıcı bir hayata yöneltti. İşte o zaman, Tanrıya minnet duyarak anladım ki o bana, başkalarını müzik yoluyla mutlu edebilme yeteneğini bahşetmiş. Bunun tamamen onun rahmeti olduğuna inanıyorum. Tanrıya şükürler olsun.”

Ayrıca Art Blakey, Yusuf Lateef ve McCoy Tyner gibi caz müzisyenleri, İslam’ın “Derinizin renginin bir önemi yoktur” kavramsallaştırmasından hareketle daha özgür bir dili yakalayarak caz için evrensel iletişim biçimini keşfetmişlerdir.

Kuşkusuz İslami literatür bağlamında değil belki ama, cazda anıtsal bir yenilikçi olan Miles Davis’ten söz etmezsek caz ve ramazan bahsi eksik kalır. Davis’in bir baş yapıt niteliği taşıyan Kind of Blue albümünde lirik, içe dönük bir tarzda çaldığı trompetiyle adeta manevi bir iklimde yolculuğa çıkarsınız…

İnanıyorum ki bir taraftan ramazanın manevi ikliminde bol bol ilahi dinlerken, bir taraftan da cazın büyük ustalarına selam vermek ayrı bir ruh zenginliği kazandıracaktır. Hemen ilk aklımıza gelen usta isimler şunlar: Dizzy Gillespie, John Coltrane, Charlie Parker, Cannonball Adderley, Max Roach, Gil Evans, Red Garland, Paul Chambers, Philly Joe Jones, Sonny Rollins, Bill Evans, Ron Carter, Herbie Hancock, Tony Williams, Wayne Shorter, Bud Powel, John McLaughlin…

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (40)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.