Oscar sivil muhalefet ve İslam algısı

Mehmet Ocaktan

Hollywood filmlerinin ‘taç’ giyme töreni olan Oscar, sadece ödüller, kırmızı halılar, şıklar ve rüküşlerden ibaret değildir. Aynı zamanda politik ve ideolojik mesajların verildiği, skandalların yaşandığı görkemli bir şov arenasıdır.

89’uncu Oscar ödülleri töreni öncesinde genel beklenti, dünya yıldızlarının birer birer sahneye çıkıp Amerika’ya duvarlar ören, insanların ülkesine gelmemesi için yasaklar koyan Trump’a karşı sert mesajlar vermesiydi. Tören elbette böyle siyasal bir gösteriye sahne olmadı ama yasaklara ve duvarlara karşı ince mesajların verilmesi de ihmal edilmedi.

***

Mesela gecenin sunucusu Jimmy Kimmel esprili üslubuyla Amerika’daki popülist rüzgara karşı ince eleştirilerde bulundu: “Bu şov milyonlarca Amerikalı ve bizden nefret eden 225 ülkede izleniyor. Ülke şu anda bölünmüş durumda. Herkes benden bizi birleştirecek bir şeyler söylememi istiyor. Ama bizi birleştirecek adam ben değilim. İzleyen milyonlarca kişi şu anda aynı fikirde olmadığı birine liberalliği ya da muhafazakârlığı bir yana bırakıp bir Amerikalı olarak dokunsa, pozitif, saygılı dille konuşsa, işte bu Amerika’yı yeniden büyük ülke yapar. Bu bizimle başlasın...”

Diktatöryal heveslere kapılarak sınırlarına duvar örmeye çalışan, 7 Müslüman ülke vatandaşlarının Amerika’ya girişini yasaklayan, gazetecilere yalancı diyen, aleyhine karar veren mahkeme başkanına ‘sözde yargıç’ diye meydan okuyan Trump’a karşı galiba Oscar töreninden yansıyan mesajlar da dahil olmak üzere bütün dünyada sivil bir inisiyatif gelişiyor.

Oscar’ın finalinde ‘En İyi Film’ zarflarının karışması nedeniyle küçük çaplı bir skandal yaşanmakla birlikte hata düzeltildi, ödül Moonlight (Ayışığı) filminin oldu. ‘En İyi Kadın Oyuncu’ Oscar’ını Emma Stone alırken, ‘En İyi Erkek Oyuncu’ Oscar’ı Casey Affleck’in oldu. ‘En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’ ödülünü alan Mahershala Ali, “Oscar kazanan ilk Müslüman aktör” olarak tarihe geçti. ‘Yabancı dilde En İyi Film Oscar’ını alan İranlı yapım Satıcı’nın (The Salesman) yönetmeni Asghar Farhadi, Trump’ın İranlıları da içeren göçmen yasağına karşı çıktığı için geceye katılmadı.

Töreni protesto eden Farhadi açıklamasında Trump’a göndermede bulunarak şunları söyledi: “Dünyayı biz ve düşmanlar kategorisine bölmek korku yaratıyor. Savaş ve agrasifliği doğuran bir kandırmaca oluyor. Sinemacılar kameralarını ortak insani değerlere çevirebilir ve farklı ülkeler, dinlerle ilgili önyargıları yıkılabilir. Empati yaratılabilir ve buna her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.”

***

İslamofobyanın en vahşi yüzünü sergileyen Trump’ın bu çılgınlığı dünyanın gidişatı açısından elbette endişe verici. Ama dünya sadece siyah-beyazdan ibaret değil.

Muhtemeldir ki bu diktatöryal hevesler dünyanın değişik coğrafyalarında farklı sivil inisiyatifleri tetikleyecek, belki de demokrasi ve özgürlük ruhunu güçlendiren yeni bir iklime vesile olacaktır. Bu bağlamda olumlu bir örnek olması açısından, mesela Amerika’da Demokrat Parti’nin başkan yardımcılığına Müslüman bir isim olan Keith Ellison’ın getirildiğini kaydetmekte yarar var.

Bu arada Trump’ın özgürlüklere karşı yürüttüğü baskıcı politikaların Avrupa’da ırkçı rüzgarı tetiklemekle birlikte, aynı zamanda demokratik değerlere inanan çevrelerdeki endişeleri derinleştirdiği de bir gerçek. Vicdanlı ve makul çevrelerin özellikle İslamofobya ve yabancı düşmanlığı karşısında seslerini yükseltmeye başlamaları demokrasi adına umut vericidir.

İşte tam da bu noktada Müslümanların Avrupa ve Amerika’da demokratik değerlere inanan makul çevrelerle ilişkilerini zenginleştirmeleri, bütün dünyada yükselişe geçen ırkçı ve popülist dalganın yönünü değiştirebilecek en anlamlı adım olacaktır.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.