‘Öcalan’ı serbest bırakacaklar’ için de fetva alınmış mıdır?

Mehmet Ocaktan

“Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır.” (Bakara/10. Ayet)

Türkiye gibi Müslüman bir toplumda Kur’an’ın bize söyledikleri ve önerileri önemlidir. Kuşkusuz bütün Müslüman toplumlarda tek tek insanların dini yaşayış biçimleri her zaman farklı olmuştur. Kimi insanlar daha güçlü bir dindarlık bilincine sahipken, kimilerinin ise dinle ilişkileri daha gevşek bir özellik arz eder.

Ve bu tamamen bireylerin kendi iradelerinin bir sonucudur.

Ama bir gerçek var ki toplumun kahir ekseriyeti için dinin temel önerileri her zaman büyük değer ifade eder. Mesela bu ülkede yaşayan hemen herkes İslam dahil bütün dinlerin yasakladığı yolsuzluğu, rüşveti, yalanı, kul hakkı yemeyi, başkalarının hakkına-hukukuna riayet etmemeyi, insanların ırzına, namusuna el uzatmayı, cana kıymayı büyük bir günah olarak görür.

Hal böyleyken, ne hikmetse bugün Türkiye’de yalan söylemek adeta bir rutine dönüşmüştür. Özellikle de siyasi alanda ‘yalan’ iktidar mücadelesinin en güçlü argümanı, daha da vahim olanı yalanı fetva perdesiyle meşrulaştırarak siyasi muarızları alt etmenin kullanışlı bir aracı haline gelmiştir. Eminim Hayrettin Karaman Hoca’nın “İktidara zarar verecekse haksızlık ve yanlışlardan şikayetle doğruları söylemek caizdir diyemem” şeklindeki fetvasını hepimiz hatırlıyoruzdur.

14 Mayıs’a on gün kala Cumhur İttifakı tarafından öyle yalanlar üretiliyor ki insan ister istemez “Bu kadar da olmaz ki…” demekten kendini alamıyor. İktidarın şapkadan çıkaracağı başka kullanışlı tavşanlar kalmamış olmalı ki milletin aklıyla alay edercesine muhalefeti itibarsızlaştırmak için hiçbir ahlaki ilkeyi dikkate almadan “Bunlar Öcalan’ı serbest bırakacaklar” benzeri uçuk iddialardan medet umuluyor.

Bu kadarla da yetinilmiyor elbette… Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, milletin oylarıyla parlamentoya gelmiş yasal bir siyasi parti olan HDP’yi ziyaret ettiği için “Kandil’in parlamentodaki temsilcileriyle kapalı kapılar ardında acaba Bay Bay Kemal ne görüştü?” şeklindeki sorularla sanki bir şeyler gizlenmeye çalışılıyor.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki bu ülkede İmralı’yla da kandille de gizli değil, açıktan ilişki kuran siyasi iktidardır. Çözüm sürecindeki ilişkileri ayrı bir paranteze alıyorum, zira o süreç silahların susması için iyi bir başlangıçtı ama ne yazık ki sonu gelmedi. O günlerdeki doğruları-yanlışları elbette eleştirebiliriz, bu son derece doğal.

Ama bir gerçek var ki 2019 yerel seçimleri öncesinde Kürtlerin oyunu alabilmek için Öcalan’ın mektubunu TRT’de okutan AK Parti iktidarıdır, kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan’ı TRT’de konuşturan da aynı iktidardır. Hal böyleyken iktidarın, Millet İttifakı’na dönüp “Öcalan’ı serbest bırakacaklar” ithamını hangi yalanla izah etmek gerekir doğrusu bilemiyoruz…

Oysa herkes biliyor ki şu ana kadar Millet İttifakı’nın liderlerinden hiçbirinin dilinden Öcalan’ın serbest bırakılmasıyla ilgili bir tek cümle sadır olmuş değildir. Dolayısıyla iktidar bu ithamını isim ve tarih vererek izah etmek zorundadır. Aksi taktirde iktidar inandırıcılığını kaybedecektir.

Nitekim İYİ Parti lideri Meral Akşener dün KARAR’ın dünkü manşetinde yer alan haberde iktidara açıkça meydan okudu ve dedi ki: “PKK ile iş tutanın Allah belasını versin. PKK’nın P’sinin yanından geçtiysem cenabı hak beni kahrı perişan eylesin. Var mısın Erdoğan bu bedduayı beraber etmeye?”

Kaldı ki geçtiğimiz günlerde Selahattin Demirtaş’ın iktidarın son günlerde İmralı ile görüştüğü şeklindeki iddiaları henüz yalanlanmış değil. Ayrıca unutmayalım Cumhurbaşkanı Erdoğan 2013 yılında bir televizyonda Öcalan’la ilgili bir soruya verdiği cevapta, “Kendilerine 12 kanallı televizyon verdik. Kendisini hayata dahil ettik. Orada kendi takımını da Türkiye’yi de izliyor. Jimnastik noktasında haftada 3 gün dediler, her gün yapsın dedim. Arkadaşlarıyla günaşırı görüşüyordu ‘her gün 1’er saat yapsın’ dedim” ifadelerini kullanmıştır. Şimdi merak edilen soru şu; acaba iktidar bu konuda da çıkıp Millet İttifakı’nı suçlar mı?

Maalesef 14 Mayıs için son virajı dönmeye hazırlandığımız şu günlerde vicdanları yaralayan öylesine yalanlar dolaşıma sokuluyor ki bu hali ne insani değerlerle ne de İslami anlayışla izah etmek mümkün değil. İnanıyorum ki bu ülke insanlarının birlikte yaşama iradesini ve kardeşliğini zedeleyen bu zehirli siyaset dilini hiçbir inanan insan asla kabul etmeyecektir.

Çünkü yazının başında yer verdiğimiz ayette ‘yalan’ konusunda hüküm son derece açık: “…Onlar için acı bir azap vardır.” Kim nasıl bakar bilemem ama bildiğim bir şey var ki Kur’an’ın bu kadar açık uyarısına rağmen bile bile yalan söylemek, doğrudan Allah’a kafa tutmaktır.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (57)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.