Yerel seçimler yaklaşırken siyasette de dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. Genel seçimlerin mağlupları henüz kendilerine gelememişken, Cumhur İttifakı şimdiden farklı hamlelerle siyaseti domine etmeye çalışıyor.
Bilindiği gibi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz Cuma günü geçmişte bizzat kendi yaptığı çağrılara atıfta bulunarak İYİ Parti’ye yerel seçimler yaklaşırken “Çağırdık dönmediniz yuvaya, yerel iktidarda komşu olalım ülke hayrına” diyerek yeni bir çağrıda bulundu.
Bu çağrının nasıl bir amaca matuf olarak yapıldığı net olarak bilinmemekle birlikte, belli ki Bahçeli muhalefette fiilen var olmayan ama olması muhtemel yerel seçimle ilgili işbirliği beklentilerini zaafa uğratmaya dönük erken bir hamle yapıyor. Muhtemelen seçim yaklaştıkça AK Parti cephesinden de benzer hamleler gelecektir.
Peki Bahçeli’nin hamlesi ne anlama geliyor?
İYİ Parti’nin MHP ve AK Parti ile bir seçim ittifakı yapmayacağını herkes gibi Bahçeli de çok iyi bilmektedir. Her ne kadar Bahçeli siyasi fantezi yapmayı çok sevse de göründüğü kadarıyla bu hamleden siyasi bir fayda temin etmeyi hedeflediği anlaşılıyor. Bu açıdan bakıldığında, çağrının özellikle Meral Akşener’in 26 Ağustos’ta yapacağı açıklama öncesinde yapılmış olması anlamlıdır. Kim bilir Bahçeli yeni bir “Milliyetçiler ligi” oluşturmayı planlıyordur…
Somut olarak ortaya çıkan o ki Bahçeli İYİ Parti tabanına “Partiniz ne karar verirse versin, sizin yeriniz burasıdır” diyerek milliyetçilerin merkez partisinin MHP olduğunu vurgulamaktadır. Zira bütün muhalefet partilerinde olduğu gibi, genel seçim sonuçları iyi partili seçmende de derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır.
Öyle anlaşılıyor ki Cumhur İttifakı, muhalif seçmenin Millet İttifakı liderlerine karşı yaşadığı ‘güven bunalımı’nı kendi lehine kanalize edebilmek, en azından onların kafasını karıştırmak için önemli bir avantaj yakaladığını düşünerek muhalif seçmene yönelik açık hamleler yapmaktadır.
Ancak bu hamlelerin, yüzde 48’de kemikleşen muhalif seçmen nezdinde bir cazibe oluşturacağını söylemek de pek mümkün değil. Çünkü bu seçmen kitlesinin en kareteristik özelliği, AK Parti ve MHP karşıtlığıdır. Dolayısıyla iktidar cenahının bu hamlelerden beklediği fayda hasıl olmayabilir.
Ancak bu, muhalif seçmenin güle-oynaya millet İttifakı’na gideceği anlamına da gelmiyor. Bir kere genel seçimlere birlikte giren muhalefet partileri şu anda ortalarda yok. Bu gidişle muhalefetin, bir umut oluşturabilmesi de ufukta gözükmüyor.
Yerel seçimlerde işbirliği yapması beklenen muhtemel iki siyasi merkez CHP ve İYİ Parti’dir. Ve özellikle İstanbul ve Ankara’da uzaktan da olsa HDP’nin desteği önemli. Kuşkusuz şu anda bütün bunlar sadece birer varsayımdan ibaret. Zira partiler bu konuda niyetlerini henüz ortaya koymuş değiller. Bu arada masanın diğer ortakları DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi ve DP’nin ne oranda bir oya sahip oldukları bilinmediği için herhangi bir pazarlık şartı koşmadan muhtemel bir seçim ittifakına destek vereceklerdir.
Ama bütün bunların ötesinde, eğer muhalefetin seçim işbirliği yapmak gibi bir niyeti varsa, şu anda Altılı Masaya küskün durumda olan muhalif seçmenin, özellikle de CHP seçmeninin motive edilmesi gerekiyor.
Ne yazık ki şu günlerde koltuklarını muhafaza etmeyi her şeyden önemli gören CHP yönetimi henüz tehlikenin farkında değil. Muhtemelen genel seçimlerde olduğu gibi yerel seçimlerde de zafer kazanmayı çantada keklik görüyorlar…
Kimse kusura bakmasın ama eğer muhalefet 31 Mart seçimlerine bu anlayışla hazırlanacaksa, erkenden havlu atıp milleti boşuna yormasınlar. Biliyorum bazıları bu eleştirel tavrı, muhalefete haksızlık olarak görecektir. Elbette kimseye haksızlık etmek gibi bir niyetimiz olamaz, ama manzara o kadar açık ki aslında eleştiriye bile gerek yok.
Düşünebiliyor musunuz, MHP’den İYİ Parti’ye yönelik, “Yerel iktidarda komşu olalım” mesajlarının gündemi işgal ettiği şu günlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 14 ve 28 Mayıs’ta sanki hiçbir şey olmamış ve Millet İttifakı aynen devam ediyormuş gibi son derece iyimser mesajlar vermeye devam ediyor. Kılıçdaroğlu diyor ki: “Türkiye’yi düşünen muhalefet partileri bir araya gelir. Ekrem Bey İstanbul’u, Mansur Bey Ankara’yı kazanır.” Belki de mesele Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi gerçekten kolaydır, ama buradan bakınca ne yazık ki hiç öyle görünmüyor...