Kral Midas Gordion kentinde yaşamış efsanevi Frigya kralıdır. Midas M.Ö. 738-M.Ö. 696 yılları arasında krallık yapmıştır. Bu konuda en çok bilinen Midas’ın Kulakları efsanesidir.
Efsaneye göre bir müzik yarışmasında Kral Midas oyunu Pan için kullanınca Yunan Tanrısı Apollon sinirlenmiş, güzel müzikten anlamayan bir insana eşek kulakları yakışır diyerek Midas’ın kulaklarını eşek kulağına dönüştürmüştür. Midas bu durumu gizlemeye çalışır, susar ve kimselere söylemez. Ancak bir gün berbere gittiğinde berber Midas’ın kulaklarını fark eder fakat bunu kimselere anlatmaz. Bir süre sonra dayanamaz ve artık bunu içinde tutamayacağını ve anlatması gerektiğini düşünür, bir kuyuya gider ve haykırır…
Efsaneye göre kuyu sulara, sular sazlara fısıldar ve Midas’ın sırrı bütün kente yayılır.
Halk Midas’ın kulaklarının eşek kulağı olduğunu görmektedir ama kimse bunu açıkça söylemez. Gizlice gölge oyunlarıyla Midas’ın taklidini yapıp onunla dalga geçerler.
Efsaneler dünyanın başlangıcından bu yana kültürel hayatın içinde hep birer tat ve renk olarak var olagelmişlerdir. Ama aynı zamanda biz insanlar için de birer ibret vesilesidirler.
Mesela günlük hayatımızda pek çok eksikliği, yanlışlığı görürüz, hatta kendi kendimize fısıldarız da ama çoğu zaman açıkça eleştirmeye cesaret edemeyiz.
Oysa biz yanlışları açıkça eleştirmediğimizde o yanlışlar yok olmaz, çünkü yanlış hep yanlıştır.
Diyelim ki ülkenin ekonomik, siyasi ve demokratik hayatında yanlış giden bir şeyler var. Ve biliyoruz ki bu gidişat gelecekte hepimiz için daha büyük maliyetler üretecek. Dolayısıyla böyle bir durumda gidişatı durdurmanın ve çözüme imkan tanımanın bir tek yolu var, gerçekleri açıkça ifade etmek...
Ama gelin görün ki hiçbirimizin gerçekleri söylemek gibi bir alışkanlığı da, cesareti de yok.
Mesela son dönemde AK Parti’de olup bitenlere bakalım. Türk siyasetinin geleneksel kodlarını değiştiren, küçük hizipçilik anlayışını yok ederek ‘ortak aklı’ inşa eden bu partide tıpkı geçmişin hastalıklı siyasetine benzer tuhaf gelişmeler yaşanıyor. Unutmayalım, toplum ‘Eski Türkiye’deki bu görüntülerden muzdarip olduğu için 2002’de sandık devrimini gerçekleştirmiş ve AK Parti’yi iktidar yapmıştır. Eğer bunları şimdi doğru bir üslupla eleştiremezsek, yarın herkes için çok geç olabilir.
Mesela aynı şekilde şu günlerde MHP’de yaşananlar da Türkiye siyasetinin geleceği ve demokrasinin sıhhati açısından talihsiz bir görüntüdür. Bir siyasi liderin sadece kendi koltuğunu korumak uğruna bugüne kadar olan bütün söylemlerini bir yutkunmayla unutup, kendi partisinin ilkelerini bile yok sayarak başkalarının himmetine sığınmasını siyasi etikle izah edemeyiz.
Mesela CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun geçtiğimiz günlerde Devlet Bakanı olan hanımefendiye söyledikleri siyasi tarihimize kara bir leke olarak kaydedilmiştir.
Bu konuda daha pek çok benzer örneği sıralayabiliriz. Maalesef her alanda genel bir seviye kaybıyla malul durumdayız. Ekonomiden siyasete, eğitimden kültüre kadar her alanda marka değeri yüksek bir Türkiye’yi inşa etmek için sorunlarımızı birlikte tartışmak ve birlikte yürümek zorundayız.
Korkmayalım, Midas’ın eşek kulaklarını gördüğümüzü açıkça söyleyelim...