Ortaokula başladığımda yıl 1968’di, henüz dünyada nelerin olup bittiğinin farkında değildim. İşte ilk kez o yıllarda adı İsrail olan bir devletin Filistinli çocukları, kadınları öldürdüğünü, topraklarını gasp ettiğini öğrenmeye başlamıştım.
Orta, lise ve üniversite yıllarım dahil elli küsur yıldır İsrail’de Hitler benzeri bir ‘haydutlar çetesi’nin insanları katletmesini seyrediyoruz. Bu öyle bir talihsizlik ki yıllarca Hitler’in zulmüne ve soykırımına maruz kalmış Yahudi halkının Hitler’e özenen temsilcileri bugün Filistin halkını katlediyor…
Yıllarca Filistin’in yaşadığı acıları yazdık, İsrail’i yöneten ‘savaş çeteleri’ne lanetler yağdırdık ama hiçbir şey değişmedi ve bugün yine aynı acıları yazmaya devam ediyoruz. İşte tam da bu yüzden yeniden aynı yazıları yazmak zorunda kaldığımız için insanlık adına hicap duyuyorum.
Bütün bir İslam dünyasının ve aynı zamanda insanlığın kanayan yarası olmaya devam eden Filistin meselesinin insanı derinden yaralayan bir tarafı var ki kimse orayı görmüyor, dahası görmek istemiyor.
Avrupa yıllarca Yahudi halkına karşı yaptığı zulüm yüzünden, bugün Netanyahu’nun arkasında uzun bir kuyruk oluşturarak adeta günah çıkartıyor, Gazze açık hava hapishanesinde yaşayan ve İsrail’in bombalarıyla parçalanan çocukları görmek istemiyor.
Allah’la iplerini koparan İslam ülkeleri ise kelimenin tam anlamıyla zavallılar topluluğu… Onların, Netanyahu’nun ‘ölüm oyuncakları’nı görecek ne gözleri ne de insanlık için acı çekebilecek kalpleri var…
İnsanlar, “Nerede bu İslam ülkeleri, bir avuç İsrail’le baş edemiyorlar” diye sitem ediyorlar. Çok gereksiz ve anlamsız bir beklenti… Oysa hepimiz biliyoruz ki bu ülkeler öyle sanıldığı gibi ekonomik ve siyasi gücü olan, karakterli ve vicdanlı ülkeler filan değiller. Bir kere hiçbir İslam ülkesinde hukuk, adalet, özgürlük yok, buralarda yaşayan insanlar bir dilim ekmek bulabilmek ve özgürce nefes alabilmek için Demokratik ülkelere kaçabilmenin derdine düşmüş durumdalar.
Kısacası günümüzün İslam ülkeleri kendi halklarına karşı acımasız ve zalimler. Kendi insanlarının hakkını-hukukunu, özgürlüklerini gasp eden, yani kendi insanının derdine çare olamayan ülkeler Gazze’deki insanların acısını duyabilir mi?
Kuşkusuz bu durum, Müslüman ülkelerdeki insanların Filistin meselesine duyarsız olduğu anlamına da gelmiyor. Mesela Türkiye’de hemen bütün kesimler, Filistin konusunda duyarlıdır ve İsrail’in kan dökücülüğüne karşı da derin bir nefret içindedir. Ancak bu çerçevede, özellikle belli İslamcı kesimlerin ‘slogan mücahitliği’nin de altını çizmek gerekiyor. Şu günlerde, Hamas’ın İsrail’e yaptığı saldırı üzerinden mücahitlik payesi kapmaya çalışan ‘kelepir mücahitler’in piyasaya döküldüğünü görünce biraz öfkeleniyorum. Gazze’de insanlar İsrail bombalarıyla hayatlarını kaybedecekler ama siz uzaktan slogan atarak ‘mücahitlik konforu’nun keyfini süreceksiniz, yok öyle bedavacılık… Yüreğiniz yetiyorsa yarından tezi yok, gidin ve katılın Filistin mücadelesine, eğer gitmeyecekseniz boşuna zihinlerimizi kirletmeyin…
Maalesef Hamas’ın İsrail’e yönelik son saldırısı, Filistin meselesini çok daha can yakıcı bir noktaya taşımış bulunuyor. Evet İsrail yıllardır kan dökerek Filistin topraklarını işgal etmeye devam ediyor, sayısız BM kararını tanımıyor, uluslararası hukuku yok sayıyor.
Ancak hakkaniyetli olmak gerekirse, Hamas’ın eylemindeki yöntem ve üslubun ‘ahlaki meşruiyet’ açısından kabul edilemez olduğu da muhakkak.
Gazze Şeridi yakınlarında hafta sonu çölde düzenlenen bir elektronik müzik festivali, Hamas’ın motorlu paraşütlerle baskın düzenlemesiyle kabusa dönüştü ve 250’nin üzerinde genç hayatını kaybetti. Sivillerin hedef gösterilerek katledilmesini, öldürülen bir kadının çıplak cesedinin kamyonet kasasında gezdirilmesini hiçbir ahlaki kriterle izah etmek mümkün değildir.
İsrail’in ölüm baronları da aynen böyle yapıyor, kadınları, çocukları hedefe koyarak katlediyor. Yıllardır tarifi imkansız acılan yaşayan Filistinlilerin sivilleri öldürmek gibi bir hedefi olamaz, olmamalıdır da…
Ayrıca Hamas’ın İsrail’e saldırısının arka planında İran izlerinin olması da fevkalade can sıkıcı. Elbette destek açıklaması yapabilir ama bu eylemin, İran adına bir ‘vekalet savaşı’ gibi yansıtılması son derece tehlikeli ve de Filistin meselesine zarar veren bir durum. Filistin halkının acıları, İran’ın havai fişekli zafer kutlamalarına meze olmayı hak etmiyor…