KARAR bir neslin sorumluluk hikayesi...

Mehmet Ocaktan

KARAR birinci yılını doldurdu ve ikinci yılına girdi. Yazılı basının giderek kan kaybettiği, internet ve sosyal medya mecralarının özellikle yeni nesiller için çok daha cazip hale geldiği bir dönemde yeni gazete çıkarmak neredeyse kahramanlık gibi bir şey... Hele de yaşadığımız yılların ekstra zorlukları dikkate alındığında böylesine zorlu bir yolculuğa çıkmanın akıl karı bir iş olmadığını söylemek bile mümkün.

Elbette zor bir yol seçtik, daha gazeteyi çıkarmaya karar verme aşamasında olduğumuz günlerde inanılmaz bir tezviratla karşı karşıya kaldık. Daha ilk günden birileri adına gazete çıkardığımız hikayeleri dolaşıma sokuldu. Borsa her gün değişiyordu, her sabah farklı bir siyasetçi adına gazete çıkardığınızın hikayesiyle uyanıyordunuz.

***

Sanki bağımsız, kendi başına ilkeleri ve duruşu olan bir gazete çıkarılamazdı. Mutlaka birilerinin namı hesabına bir iş yapıyor olmalıydınız... Maalesef günümüzde ilkeler, değerler ve idealler değil, başka kriterler önemli olduğu için eli yüzü düzgün, doğru haber vermeyi ilke edinmiş, demokratik değerlere inanan, ahlaki ve vicdani çizgisi sağlam bir gazete çıkarmanın çok da makbul bir iş olmadığı günlerde yaşıyoruz.

İşte fikrin ve ahlaki değerlerin itibarsızlaştırıldığı, özel olarak sipariş edilmiş haberlerle insanların karalandığı, bir bakıma kalemlerin emanete bırakıldığı bir ortamda KARAR’ı çıkaran kadro hem fikrin itibarını korumak hem de gazetecilik mesleğinin saygınlığını daha yükseklere taşımak
için “seviyeli gazetecilik” yapmak gibi zor bir yolu seçti.

Geçtiğimiz bir yıl içinde akla ve izana sığmayan muamelelere maruz kaldık ama ahlaki ve vicdani sorumluluğumuzdan asla taviz vermedik. Çünkü bu kadro vesayet dönemlerinin zor günlerinde bile herkesin fikri ve vicdani özgürlüğünü savunmuş ama fikri plandaki mücadele çizgisinden sapmamıştır.

Çünkü bu kadronun beslendiği fikri ve siyasi gelenek, aynı zamanda bu ülkenin kadim değerlerinin ana damarını oluşturmaktadır.

***

Dolayısıyla bu kadro, vesayet giyotininin gölgesinde partiler kapatılırken de 28 Şubat’ta dindarlara ikinci sınıf insan muamelesi yapılırken de acımasız bir asimilasyon politikasıyla Kürtler sindirilirken de Tayyip Erdoğan sırf şiir okudu diye cezaevine atılarak fikri özgürlüğün ve vicdanın sesi kısılırken de hep aynı dava, aynı ideal ve fikrin namusu adına sesini yükseltmeyi başarmış bir kadrodur.

Evet mütevazi olmak güzel bir meziyettir ama bir gerçeğin altını gururla çizmekte de yarar var, son yıllarda Türkiye’nin içinden geçtiği bütün fırtınalı dönemlerde bu kadro hiçbir şekilde yanlış bir notaya basmamıştır. 17-25 Aralık’ta millet iradesine yönelik kalkışmaya karşı nasıl dik durduysa 15 Temmuz’daki FETÖ ihanetinde de sivil demokratik direnişin yanında olmuştur.

Biliyoruz ki herkes için demokrasiyi ve özgürlükleri savunmak ve desteklemek yüksek bir sorumluluk bilinci gerektirmektedir. Herkesin hayat tarzını hiçbir sınırlama olmaksızın yaşamasının teminat altına alınmasını savunmak, fikri ve vicdani anlamda ilkeli bir gazetecilik anlayışını gerektirmektedir.

Hemen belirtelim, KARAR bir neslin sorumluluk hikayesidir... Bu hikaye bugün başlamadı, inanıyoruz ki yarın da bitmeyecek. Her dönemde mevsimsel fırtınalar olur, bazı dallar kırılır ama sonunda bahar mutlaka gelir...

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.