Bu adam gerçekten kalbinin sesiyle müzik yapıyor... İKSV’nin 26. Caz Festivali kapsamında 10 Temmuz Çarşamba gecesi Volkswagen Arena’da ‘Caz müziğini yeniden şekillendiren’ bir müzisyen olarak tanımlanan Kamasi Washington’u dinliyorum. Öyle bir an geliyor ki, bir saksafon ustası olan bu adam sizi adeta başka bir aleme götürüyor. Nefesinizi tutuyorsunuz ve sahnedeki müzisyenlerin birlikte şekillendirdiği o resme dalıp gidiyorsunuz.
Konserde tenor saksafon performansı sergileyen sanatçıya; Rickey Washington flüt ve soprano saksafon, Ryan Porter trombon, Brandon Coleman klavye, Ronald Bruner Jr. ve Tony Austin davul, Miles Mosley bas gitar, Patrice Quinn ise vokal ile eşlik etti. Grup, konserde, “Show Us The Way”, “Journey”, “Abraham”, “Truth”, “Askim” ve “Fists of Fury” adlı şarkılardan oluşan özel bir repertuvarı yorumladı. Ama Washington’un şarkıları sadece bunlardan ibaret değil elbette, biraz zaman ayırınca görüyorsunuz ki, sanatçının kalbindeki müzikle adeta nakış gibi işlediği engin bir caz iklimi var önünüzde... Ve ben de iki gecemi ayırıyorum ve Kamasi Washington’un şarkılarıyla uzun bir yolculuğa çıkıyorum, hala “Space Travelers Lullaby” şarkısının tınıları çınlıyor kulaklarımda...
Kamasi Washington’un müziği de, sözleri de 2015’te yayınladığı ilk albümünün ismi gibi epik, yani destansı. Bütün müzik türlerini birbiriyle harmanlayarak cazın bütün ezberlerini bozuyor adeta...
H H H
Kamasi Washington, nasıl farklı etnik kökenlere sahip insanlar bir araya gelerek harika ve büyük şeyler yapabilirlerse, müzikte de pek çok farklı enstrüman, armoni ve gelenekle önemli başarıların altına imza atılabileceğini göstermeye çalışıyor sanki...
Nitekim Washington, “Epic”ismini verdiği ilk albümüyle, Bebop, Soul, Gospel ve Funk müziği HipHop ile harmanlayarak cazın nelere kadir olduğunu ziyadesiyle gösteriyor. Çünkü Kamasi Washington siyasi ve spritüel duruşuyla da 60’lardaki sivil haklar hareketine eşlik eden siyah müziğin gelenekleri içinden geliyor. Mesela “Harmony of Difference.” ‘Bir olmak için aynı olmak zorunda değiliz’ gibi ya da ‘insanların çeşitliliğinin sadece tolere edilmesi değil, kutlanması gerekir’ gibi sözler vardır şarkılarında.
2018’de çıkardığı ikinci albümü “Heaven and Earth”de ise verdiği mesaj neredeyse aynıdır ve müzikalite açısından en az ilki kadar zengin ve güçlüdür.
Washington, her ne kadar dünyanın gidişatına kuşkuyla baksa da, ikinci albümü “Heaven and Earth”ın sözlerine yüklediği anlam son derece açıktır; “Earth” yaşadığımız dünyayı temsil ediyor, “Heaven” ise hayal ettiği ideal dünyayı. Albüm “Fists of Fury” parçasıyla öfke saçarken, ikinci bölümünde yer alan “Space Travelers Lullaby”, afrofütürüstik imgelerle dinleyiciyi adeta masalsı bir düş yolcuğuna çıkarır.
Festival için İstanbul’a gelen Washington’un Hürriyet Kitap Sanat’a verdiği röportajda “Sizin günümüzde, “caz müziğini yeniden şekillendiren müzisyen” olarak adınız geçiyor… Bu konuda ne düşünüyorsunuz” sorusuna verdiği cevap muhteşem: “Ben sadece kalbimdeki müziği çalıyorum… Ve insanlar bunu müziği tanımlayan kelimeyi yeniden şekillendirmek olarak algılıyor. Temelde, müzik yapan her müzisyen, bir şekilde müziği yeniden şekillendirir. Çünkü kendi kattıkları var içinde. Tam anlamıyla kendilerini temsil ediyorlar müzikleriyle… Bunun anlamı, daha önce ortada var olmayan bir şey yapıyorsun, demek…”