Günümüzde Müslüman dünyanın, bilimsel, teknolojik ve ekonomik alanda gelişmiş dünya ile rekabet edemez halde olduğu, dolayısıyla Batı’nın geliştirdiği ürünlerin kullanıcısı olmaktan öte bir başarılarının olmadığı artık herkesin kabul ettiği bir gerçek.
Meseleye Türkiye açısından baktığımızda da ne yazık ki durumun daha da vahim olduğunu görmek mümkün. Zira Türkiye İslami bilimler dahil hiçbir alanda bilim üretemiyor, teknoloji üretemiyor, ekonomide ise kelimenin tam anlamıyla bir sefalet görüntüsü sergiliyor.
Hal böyleyken özellikle İslami bilimlerde söz sahibi olan bazı ulemanın, yaşanan sorunlar karşısında dinin esasları çerçevesinde modern zamanlara ilişkin çözümler üretmek yerine dini kullanarak ‘iktidar güzellemeleri’ yapmaları ise büyük bir talihsizlik.
Malum, hali hazırda Türkiye büyük bir ekonomik yıkım yaşıyor… Ülkeyi yönetmekle mükellef bulunan iktidar ise, ekonomik rasyonaliteyi dikkate alarak çözüm üretmek yerine “faiz sebep, enflasyon sonuç” gibi hiçbir iktisat teorisinde yer almayan fantezilerle sefaleti daha da derinleştiriyor. Ama bir taraftan da kendi beceriksizliğini örtmek için “Sorumlu ben değilim, bütün bunları iç ve dış düşmanlar yapıyor” diyerek faturayı hayali düşmanlara kesip sefaleti seyretmeyi tercih ediyor.
Peki faiz meselesinin bu kadar canlı tartışıldığı bir ortamda ulemanın yapması gereken nedir?
Herhalde her akıl ve mantık sahibinin merak etmesi gereken; din faizi neden ve hangi şartlarda yasaklamış, günümüzün karmaşık ekonomik dünyasında ‘faiz’ kavramını nasıl değerlendirmeliyiz olmalıdır. Keşke ulema bugün uygulanan faizin, dinin yasakladığı ‘riba’ ile bir ilgisinin olup olmadığını da araştırabilse…
Maalesef günümüzün uleması faiz konusunda toplumu aydınlatmak yerine, iktidarın faiz fantezilerini nasıl meşrulaştırabiliriz gibi bir çabanın içindedir.
Bu konuda en çarpıcı örnek, son yıllarda ‘yolsuzluklar’ ve ‘yalan’ konusunda cevaz niteliği taşıyan fetvalar vermekle ünlü Hayrettin Karaman Hoca’dır…
Şu günlerde iktidarın çaresizlik içinde olduğunu gören Hayrettin Hoca, bu kez de paralarını bankaya yatıran zenginlerin faiz kazançlarını dolara endeksleyerek garanti altına alan iktidara destek için yeni bir fetva vermiş… Hoca’nın fetvası aynen şöyle: “İçeriden ve dışarıdan Erdoğan’ı düşürmeyi dava edinmiş olanların oyunları yüzünden altın ve döviz fiyatları çok hızlı bir şekilde yükselmeye başlayınca o çevreler ellerini ovuşturmaya; bir kısmı iktidar, bir kısmı intikam bir kısmı da sömürü hesapları yapmaya koyuldular. Bu defa da devletin ödemesinin faiz olup olmadığı tartışması ortaya çıktı. Bazı hocalar, devletin ödemesinin faiz olduğu kanaatindeler. Ben bu kanaatte değilim, ‘devletin ödemesi hibedir’ diyorum.”
Yani Hoca açıkça diyor ki “İktidar 84 milyondan topladığı vergileri para sahiplerinin cebine aktarması faiz değil, devletin bir hibesidir.”
Eğer Hayrettin Hoca, bu hibeden neden yoksulların değil de hep para sahiplerinin yararlandığını da açıklayabilirse eminim daha hayırlı bir iş yapmış olur…
Akıllara ziyan bu fetva karşısında kanaatim odur ki; Müslümanlar bu ‘fetvacı’ anlayıştan ve fetvalardan en kısa sürede kurtulmak zorundadırlar. Aksi taktirde Müslüman dünyanın, yüzyıllardır süren bu geri kalmışlık tablosundan kurtulması asla mümkün olmayacaktır.
Şu tabloya bakar mısınız; Müslüman dünyanın hiçbirisinde demokrasi yok, bilim yok, özgürlük yok, hukukun üstünlüğü yok, kadın hakları yok, çocuk hakları yok. Bu yüzden de ne yazık ki bütün Müslüman ülkelerde her şey otokratların iki dudağı arasındadır ve hep onlar kazanır…
Ama daha da vahim olanı “Kur’an bir anayasadır, onda fen var, teknoloji var, her şey var” diyerek kendi düşüncelerini Kur’an’a onaylatmaya çalışan ve fetvalarla toplumu dinin kurucu metinlerinden uzaklaştıran bir zihniyet var ki işte esas bu anlayış Müslümanları geri bırakmış ve gelişmiş dünyanın eline bakar hale getirmiştir.
Bugün itibariyle dinle toplumun arasındaki mesafenin açılması için canla başla çalışan ‘fetva üretim merkezleri’ yoksulların aleyhine ürettikleri yeni fetvalarla iktidarı kurtarabilirler mi bilemiyorum ama, Müslümanlara çok büyük zararlar verdikleri kesin…