Her yıl Temmuz’un son günlerinde Ağustos’a karşı içimde öfke ve kırgınlık karışımı tuhaf bir duygu kırılması yaşıyorum. Ağustos’a bir garezim yok elbette… Ama nedense Ağustos’un yaza karşı gizli bir isyan duygusu içinde olduğu gibi bir hisse kapılıyorum bugünlerde…
Halk arasında “Ağustos’un yarısı yaz, yarısı kıştır” diye bir anlayış vardır. İlk bakışta saçma gibi görünüyor ama belki de doğrudur, kim bilir belki de Ağustos’un isyanı yaza değil, ufukta görünen kışadır…
Kelimeler kimi, nasıl ve ne kadar teselli eder bilinmez ama benim için Ağustos’un yarısı ‘veda’, yarısı ise hep hüzündür… Bu bazen aşka vedadır, bazen sevdiklerinize, dostlarınıza, bazen de özgürlükleri ellerinden alınarak hiçbir gerekçe olmadan sırf iktidar erkinin düşüncelerine muhalif oldukları için yıllarca demir parmaklıklar arkasında yaşamaya mahkum edilenlere uzaktan selam ve vedadır…
Ağustos’un kaderini değiştiremeyiz ama hiç kimseden izin almadan cazın kadife sesli kraliçesi Ella Fitzgerald’dan şarkılar dinleyebiliriz. Ella’nın sesi öylesine yumuşak ve pürüzsüzdür ki dinlerken adeta erirsiniz, aklınız başınızdan gider…
Yeryüzüne gelmiş en muhteşem seslerden birisidir ve ‘diva’ların diva’sıdır. Onun sesinden “Summertime” şarkısını dinlerken, keşke bütün bebekler huzur içinde uyusa diye düşünürsünüz.
Ella Fitzgerald bütün övgüleri hak eden bir caz vokalistidir. Her parçayı ayrı bir güzellikte yorumlar, “Blue Skies”, “Always True To you in my Fashion”, “Mood İndigo” ve “Teardrops From my eyes” şarkılarını seslendirirken hem ses hakimiyeti güçlüdür, hem de yorumlarının müstesna bir tadı vardır.
Kuşkusuz Ella sadece mükemmel bir yorumcu değil, aynı zamanda ayrıcalıklı bir caz müzisyenidir. İnsan sesi ile doğaçlama yapmak, sesi bir enstrüman gibi kullanmak, hele de entonasyonu sağlamak hiç kolay bir iş değildir.
Ella’nın yaptığı sanki bir ses cambazlığıdır, bir akrobat gibi ses perdelerinin arasında olağanüstü ritmik geçişler yapar, coşkusu, müthiş teknik ustalığı ile doğaçlamayı çok doğal bir akış içinde yapar ve adeta bunun için yaratılmış gibidir.
Ama benim için gecenin en dayanılmaz saatlerinde Ella Fitzgerald’ın “Every Time We Say Goodbye” şarkısını dinlemek başka bir ayrıcalıktır… Her veda edişimizde biraz daha eksilsek de Ella ile şarkı söylemeye devam…
İnanıyorum ki bugün başkalarının hayatlarını hiçe sayanlar, birazcık olsun müziğin kalbe dokunan kıyılarında dolaşabilselerdi, belki de bu kadar zalim olmayacaklardı…
Every Time We Say Goodbye
Her veda edişimizde
Biraz daha ölürüm
Her veda edişimizde.
Nedenini biraz daha
merak ederim
Neden benden haberdar olması gereken tanrılar
beni bu kadar az düşünüyor
gitmene izin veriyorlar.
Sen yakınımdayken
öyle bir havası var ki
biryerlerden kuş sesleri duyuyorum.
Şarkı söylemeye başlıyor
daha hoş bir şarkı olamaz.
Fakat nasıl da acemi
Majörden minöre geçişi
Her veda edişimizde…