Maalesef AK Parti iktidarıyla geldiğimiz yer; devlet ve dine sarılın bu hepimize yeter noktasındadır.
Uzun süredir neredeyse genel bir kurala dönüşen “yerli-milli” olma meselesi, adeta kullanışlı bir araç haline gelmiş bulunuyor.
Esasen bu topraklarda yaşayan herkesin ülkesini sevmesi ve değerlerini içselleştirmesinden daha doğal bir şey olamaz. Yani Türkiye’de yaşayan insanlar özü itibariyle yerli ve de millidir. Kimsenin vatanseverliğini kanıtlaması için illa da “yerli-milli” sloganları atmasına ihtiyacı yoktur. Dikkatle baktığımızda görürüz ki, kimin hangi konuda eksiği ve sıkıntısı varsa o konuda sesi fazla çıkmaktadır. Dolayısıyla, bugün ‘millilik’ üzerinden herkese ayar vermeye çalışanların yerli ve milli olma konusunda problemleri vardır. Bu konudaki en çarpıcı örnek FETÖ meselesidir. Mesela gerekli gereksiz her konuda neredeyse herkesi FETÖ’cülükle suçlayanların büyük çoğunluğunun geçmişinde FETÖ kirliliği bulunmaktadır, bu yüzden de herkesten çok bağırırlar.
Dünyanın hiçbir yerinde insanlar vataseverliklerini kanıtlamak için slogan atmak zorunda kalmazlar. Siz hiç ekonomik ve demokratik standartları yüksek olan Almanya’da, Fransa’da, İngiltere veya Amerika’da insanların vatansever oldukları kanıtlamak için slogan atmak zorunda kaldıklarını gördünüz mü?
Demokratik ülkelerde de bu tür gruplar yok mu? Var elbette, zaman zaman özellikle ırkçı grupların kafatasçı sloganlar attıklarını hepimiz biliyoruz. Ama bunlar azınlıktadır ve asla toplumun genelini temsil etmezler.
Ama ne yazık ki bugün Türkiye özelinden baktığımızda kendi beceriksizliklerini, liyakatsizliklerini ve de kabahatlerini örtme derdine düşenlerin milli ve manevi değerlere bağlı olanlar ya da ‘hainler’ diye toplumu tam ortasından ikiye bölerek ülkenin kardeşlik temelini dinamitlediklerini görürüz.
Peki nedir derdimiz?
Vatanseverlik testi mi yapmak istiyoruz, gelin hiçbir komplekse kapılmadan bu ülkeyi ne kadar sevdiğimizi gözden geçirelim...
Bu ülkede hukukun üstünlüğüne inanan, herkesin fikrini özgürce ifade etmesini savunan, yargının bağımsız ve tarafsız olmasını isteyen herkes vatanseverdir.
Konuşanları, eleştirel düşünceyi seslendirenleri hapse atmak değil, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim örneği sergilemek vatanseverliktir.
Etrafımız düşmanlarla çevrili söylemleriyle dünyada herkesle kavga ederek güven kaybetmek değil, ülkenin milli çıkarları temelinde dostlarımızın sayısını arttırıp düşmanlarımızı azaltmak vatanseverliktir.
Devleti eş-dost, akraba zihniyetiyle değil, bilgiyi, kaliteyi esas alan kriterlerle yönetmek vatanseverliktir.
Eğitimde şanlı tarih masallarıyla değil, bilimde, sanatta, felsefede vizyon sahibi nesiller yetiştirmek vatanseverliktir.
Dolarla euro’yla, sterlinle swap yapmak için bütün kapıları çalıp eli boş geri dönmek değil, evrensel ekonomik kurallara uyarak Türkiye’ye değer katmak vatanseverliktir.
Ekonomide her gün yeni kısıtlamalar, vergiler, blokajlar ve ithalata engeller koyarak Türkiye’nin etrafına duvarlar örmek değil, ülkeyi büyütmek, yeni teknolojiler üretmek, işsizliği azaltmak ve güvenilir bir ekonomi inşa etmek vatanseverliktir.
Muhalefete engeller koymak, sesini kısmak için yasaları ve teamülleri zorlayarak milli iradeyi itibarsızlaştırmak değil, rekabetçi siyasetin önünü açmak vatanseverliktir.
Yönetimsel anlamda her sıkıştığında dini ve kutsal değerleri siyaset pazarına sürmek değil, rahmet dini olan İslam’ı iktidar mücadelelerinin üstünde tutmak vatanseverliktir.