Öyle anlar olur ki yapayalnız kalırız bu dünyada, bir anda kendimizi her şeyden tecrit edilmiş olarak buluruz, sonra dönüp kederli akşamların ufkunda dünyadaki yalnızlığımızı seyrederiz.
Ve bir anda hayata küsüp, Portekiz’in ünlü şairi Fernando Pessoa’nın şu dizelerini mırıldanmaya başlarız: "Ben senin her zaman aradığın ve asla bulamayacağın kimseyim."
Maalesef dünya her zaman bizim istediğimiz gibi dönmüyor, kimi zaman hayat canımızı o kadar çok yakıyor ki etrafımızdaki zalimlikleri kimselere söyleyemeden suskunluğumuzu içimize gömüp kalabalıkların yalnızlığına karışıyoruz…
Ama dünya hep böyle dönüyor, Pessoa’nın satırlarında olduğu gibi biz de gösteriyi izlemeye devam ediyoruz: “Bana göre hayat, benim de dahil olduğum basit bir çerçevedir, sırf göz zevkine hitap eden, belli bir konusu olmayan bir gösteri gibi izlerim onu- hep yarım kalan bir baledir.” (Çev: Saadet Özen)
Fernando Pessoa düz yazıyı şiire tercih eden büyük bir şair, her zaman anlaşılmaktan korkmuş, kısa ömründe anlaşılmamak için elinden gelen her şeyi yapmıştır.
Başyapıtı olan “Huzursuzluğun Kitabı”nda, bir gösteriden ibaret olan dünya sahnesini şöyle tarif eder Pessoa: “Yaratmak uğruna kendimi yok ettim; kendi içimde o kadar dışıma attım ki kendimi, kendimin dışında varlık sürüyorum artık. Farklı oyuncuların farklı oyunlar oynadığı boş bir sahneyim ben.”
Genç sayılabilecek bir yaşta öldü, yaşarken tek bir kitabını yayımlatabildi ama arkasında binlerce sayfa bıraktı. Ancak öldüğünde “büyük şair” olduğu anlaşılabildi. John Hollander’ın da dediği gibi "Eğer Fernando Pessoa hiç var olmasaydı Borges onu keşfederdi" herhalde…
1888’de Portekiz’de doğan dünyanın en kalabalık yalnız adamı Pessoa, 30 Kasım 1935’te 47 yaşındayken karaciğer hastalığına yakalanarak öldüğünde çok az tanınıyordu. Ölümünden sonra dergilerde kalan şiir ve yazıları sonradan kitaplaştırıldı. Evinden çıkan el yazması notlarının sayısı ise 30 binin üzerindeydi. Türkçeye pek çok kitabı çevrildi, işte o kitaplarından bazıları: Şeytanın Saati (Can Yayınları, 2006) Sırların Cebiri (Nisan Yayınları, 1995) Denize Övgü (İyi Şeyler, 1999) Düşsel ve Gerçek (Dünya Kitapları, 2005) Anarşist Banker (Can Yayınları, 2006) Huzursuzluğun Kitabı (Can Yayınları, 2006) Pessoa Pesso'yı Anlatıyor (Kırmızı Kedi Yayınevi, 2012) Gizemli Bir Maske (Kolektif Kitap, 2016)
Portekiz modernizminin öncülerinden olan Pessoa, Milton, Shelley, Keats, Poe, Byron, Whitman, Shakespeare ve Baudelaire'den etkilenmiş ve ilk şiirlerini, İngilizce olarak, 1905-1908 yılları arasında yazmıştır.
“Huzursuzluğun Kitabı” Pessoa’nın, bu dünyadan bıkmış felsefi parçalar ve melankolik hayallerden oluşan bir çalışmasıdır. Görünüşte mütevazı ve çekingen olan Pessoa, asla patlamayı bırakmayan bir edebiyat yanardağıydı; huzursuz kaleminden şiirler, denemeler, kurgular, parçalar, diyaloglar ve polemikler fışkırdı. Rob Doyle, Pessoa’nın yazarlık macerasını şöyle tanımlıyor: “Bırakın kendi kendini duyurmayı, konu yayınlamaya geldiğinde, kendini geri planda bırakacak kadar tereddütlüydü. Pessoa: Deneysel Bir Yaşam'ın son bölümlerinde onu hâlâ bir kitap yayınlayıp yayınlamama konusunda acı çekerken buluyoruz (Yaşamı boyunca yayınladığı tek Portekiz şiir kitabı olan Mensagem , ölümünden bir yıl önce yayımlanmıştı).” (UnHerd)
Pessoa’yı şu dizeleriyle selamlayalım:
/Sayısız insan yaşar içimizde,
Hissetsem de düşünsem de bilemem
Kim düşünür içimde kim hisseder.
Düşünceler ya da hisler için
Yalnızca sahneyim ben.
Ruhsa, birden fazla var bende.
Ben’se benden daha fazlası.
Herkes kayıtsız oysa
Yaşadığım hayata:
susturuyorum onları,
kendim konuşurken.
Hislerim, hissetmediklerim -
Onlardan doğup da birbiriyle
Çelişenler. Farkına varmıyorum
Hiçbir şeyin - yalnızca yaşıyorum ben,
Olmak istediğime kimsenin bir sözü yok./ Çev: Enis Batur