Hiç normal zamanlarda yaşamıyoruz… Dünya geneline baktığımızda gördüğümüz acı gerçek şudur; insan olmanın normalini kaybetmiş, hiçbir ahlaki normu olmayan, kin ve nefretle beslenen bir yaratıklar güruhu var ve bunlar yaşadığımız dünyanın havasını, suyunu kirletmeye devam ediyorlar. Kuşkusuz Türkiye de bu kirlenmenin dışında değil, zira bizim insanlarımız da, siyasetçilerimiz de zaman zaman nefret söylemleri üreterek dünyadaki bu kirli güruha katılmaya çok meraklılar. Ancak biz ülke olarak çift yönlü bir tehlike ile karşı karşıyayız, özellikle bazı siyaset esnafı hem ‘nefret söylemi’ni kullanmakta bir beis görmüyor, hem de dışarıda üretilen kin ve nefreti Türkiye’de pazarlamada çok başarılı!.. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, seçim atmosferine girdiğimiz şu günlerde ‘dış güçler’ pazarlamacılığı yapan çok sayıda siyasetçi ve itaaatçi siyaset mangalarını rahatlıkla görebilirsiniz. Mesela Cumhur İttifakı 2018 seçimlerinden bu yana ‘dış güçler’in, muhalefetin arkasında olduğunu en şiddetli cümlelerle ifade ederek toplumu efsunlamaya çalışıyor. Özellikle de dış güçlerle muhalefetin el ele iktidarı yıkmak için birlikte çalıştıkları masalını anlatmayı çok seviyor. Ama son günlerde yaşananlar gösteriyor ki meğer bütün bunlar, gerçeği gizlemek için dış güçlerden ilham alınarak yazılan ve de üzeri hamaset perdesiyle süslenmiş üçüncü sınıf bir hikayeden ibaretmiş. Aslında biz bu hikayenin kötü bir kopyasını 2018 seçimi öncesinde görmüştük. Bilindiği gibi dönemin aileden sorumlu bakanı talimatla Hollanda’ya gönderilmiş ve orada yaşanan tatsız görüntüler, “İşte Haçlı ruhu budur” benzeri söylemlere dönüştürülerek seçim malzemesi olarak kullanılmıştı. Bu açıdan bakıldığında, şu anda Avrupa’daki bazı unsurların ahmaklığı Cumhur İttifakı için adeta adrese teslim lojistik destek sağlıyor gibi sanki… Seçime üç ay kala Avrupa’da öylesine mide bulandırıcı bir senaryo sahneleniyor ki doğrusu insan “Bu kadar da göstere göstere bir tiyatro olmaz ki..” demekten kendini alamıyor. Mesela İsveç’te çirkin ruhlu birileri Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın posterini yakarak doğrudan Türkiye’ye hakaret ediyor ve bu tavrıyla da bir bakıma halkı Erdoğan’ın etrafında kenetlenmeye çağırıyor… Avrupa’nın tamamını bağlayan bir davranış değil elbette ama, yine İsveç’te hem de polisin gözü önünde, İslamafobik virüs taşıyan Danimarkalı bir siyasetçi Kur’an’ı yakma küstahlığında bulunuyor. Bu doğrudan Müslümanları hedef alan öylesine ilkel bir provokasyon ki aslında hangi dine mensup olursa olsun, bütün bir insanlığa karşı işlenmiş açık bir nefret suçudur. Türkiye’deki bütün siyasi partiler, bu İslamafobik ilkelliğe sert tepki gösterdiler, ama yetmez Avrupa da gerçekten inançların kutsallığına ve insanın erdemine inanıyorsa, insanlığı kirleten bu virüslere karşı sesini yükseltmelidir. Bugüne kadar ‘dış güçler’ diye bir kavrama asla itibar etmedim ve de inanmadım. Kanaatim odur ki bu tür kavramlar Türkiye, Rusya, İran, Kuzey Kore ve benzeri ülkelerin kendi beceriksizliklerini örtmek ve de kendi toplumlarını motive etmek için kullandıkları bir aparattan başka bir şey değildir. Siz hiç “Dış güçler iktidarımızı yıkmaya ve ülkemizi bölmeye çalışıyorlar” diye yeri göğü inleten gelişmiş bir Avrupa demokrasisi gördünüz mü? Göremezsiniz, çünkü halklarını aldatmak için böyle bir hamasete ihtiyaçları yoktur. Bütün bu tespitlere rağmen gerçekten Türkiye’ye karşı kullanılan ‘dış güçler’ varsa, bu mekanizma şu günlerde muhalefet için değil ama Cumhur İttifakı için sıkı çalışıyor… Çünkü Cumhur İttifakı’nın özellikle yan unsurları ve de kalem cengaverleri öylesine coşmuş durumdalar ki bıraksalar her biri Viyana kapılarına dayanıp küffara(!) haddini bildirecekler. Hatta hızını alamayan bazıları, yola çıkmışken Kudüs’ü de fethedip dönebilirler. Eminim şu ifadeler iktidar cenahının nasıl bir ruh hali içinde olduğunu göstermeye yetecektir: “Batı dünyası, Recep Tayyip Erdoğan'a boşuna 'Yeni bin yılın Selahaddin'i demiyor. Çünkü Erdoğan, Kudüs Fatih'i Selahaddin-i Eyyubi gibi Haçlı saldırılarını altüst eden bir siyaset izliyor.” Maalesef bu toplumda derin bir idrak kaybıyla birlikte, her şeyin tersyüz edildiği, toplumu ayakta tutan değerlerin kaybolduğu bir dönem yaşandığı için “Haçlılar dört koldan saldırıyor” benzeri hamasi sloganlarının müşterisi de hiç bitmiyor. |
Dış güçler Cumhur İttifakı için mi çalışıyor?
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.