Cumhuriyet dönemi siyasi tarihimize baktığımızda hemen bütün iktidarların, özellikle deprem gerçeğini dikkate alan bina yapımında ve de felaket anındaki kurtarma faaliyetleri konusunda övünebileceğimiz başarılarının olduğunu söylemek ne yazık ki pek mümkün değil.
Ancak 6 Şubat büyük depremi, siyasal iktidarın beceriksizlikte zirve yaptığı, kısacası devletin toptan iflas ettiği gerçeğini hepimize çok acı bir şekilde göstermiş oldu.
Evet 1999 depreminde de devletin nobran yüzünü görmüştük, o zaman da kurumlarda aksamalar olmuş, başarılı bir sınav verilememişti. Ama kabul etmek gerekiyor ki o gün devletin kurumları ağır-aksak da olsa işliyordu. En azından Kızılay sahadaydı ve henüz çadır ticareti yapmıyordu….
Ve daha da önemlisi o günün iktidarları hiç değilse bugünkü iktidarın “Türkiye deprem sınamasından alnının akıyla çıkmıştır" benzeri açıklamalar yapmamışlardı.
Maalesef 20 yıldır ülkeyi yöneten AK Parti iktidarı, bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini bile bile hiçbir hazırlık yapmadığı gibi Kahraman Maraş merkezli 11 ilimizdeki büyük depremde iyi bir sınav verememiştir.
Her ne kadar iktidar yetkilileri daha felaketin ilk günü “Cumhur İttifakı olarak sahadayız, her şey kontrolümüz altında” açıklamaları yapmış olsalar da sahadaki gerçekler aynı şeyi söylemiyor. Kuşkusuz iktidar her şeyi düzgün yaptığını söyleyebilir ama acı gerçek şu; depremin ilk üç günü AFAD görevini yapamadığı için enkazın altındaki insanlarımız çaresizlikleriyle baş başa bırakılmıştır. Hiçbir öfkeli açıklamanın bu gerçeği değiştirmesi mümkün değildir.
Nitekim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Salı günkü grup toplantısındaki konuşmasında şu gerçeği tarihe kayıt olarak düşmüştür: "Yıkım öylesine büyüktü ki her binaya tek bir arama kurtarma personeli bile göndersek aynı anda hepsine yetişebilmek mümkün değildi."
Meselenin özeti budur ve iktidar üzerine düşeni yapamamıştır. Bu gerçeği haykıran muhalefete, mağdurların sesini duyurmaya çalışan medyaya da kızabilirsiniz, ama bu yaşanan acıları mağduriyetleri asla değiştirmez.
Öyle anlaşılıyor ki iktidar muhalefetin deprem bölgesine giderek insanların acılarına ortak olmasından, onların çaresizliklerini dillendirmesinden çok rahatsız olmuş. Öyle ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin o bölgelerde halkla buluşmasını ‘siyasi utanmazlık’ olarak değerlendiriyor.
Buradan da anlıyoruz ki Cumhur İttifakı kendisi dışında, özellikle de Millet İttifakı’na mensup partilerin bölgeye gitmesinden hiç mutlu değil. Çünkü AK Parti-MHP koalisyonuna göre iktidarın hatalarını, ayıplarını ortaya çıkarmak fitne-fesatla eşdeğerdedir.
Kısacası kendisini her türlü hatadan münezzeh olarak gören iktidarın, ciddi bir özeleştiri yapıp kurumların felaket bölgesindeki beceriksizliklerinin hesabını sormak gibi bir niyeti yok. Özellikle de asli görevleri felaket anında kurtarma ve yardım olan AFAD ve Kızılay’ın sanki büyük bir başarı hikayesinin altına imza atmışlar gibi son derece rahatlar. Gerçi sadece bu iki kurum değil, sorumluluk makamında olan bakanlar da aynı şekilde kendilerini başarılı görüyorlar, bu yüzden de rahatlar… Mesela Şehircilik Bakanı’nın, Ulaştırma Bakanı’nın ve de İçişleri Bakanı’nın bu tür felaketlerde normal demokratik ülkelerde yaşanan ‘istifa’ mekanizması akıllarının ucundan bile geçmiyor.
Anlaşılan o ki iktidar cenahı, deprem bölgesine giden muhalefete ve de arada sırada “Devlet nerede” şeklindeki sorularıyla çatlak ses çıkaranlara ayar vermek dışında bir sorumluluk üstlenmek niyetinde değil. Galiba bu durumda devlet adına, deprem mağdurlarından bizim özür dilememiz gerekiyor…
-Evet, iktidarımız ilk üç gün enkaz altında “bizi kurtarın” diye seslerini duyurmaya çalışanlara yetişemediği için insanlarımızdan özür diliyoruz.
-İlk üç gün kurtarma organizasyonunu sağlayamayan ama yurt dışından ve yurt içinden gelen kurtarma ekiplerinin başarılarını sahiplenmede üstün başarı gösteren AFAD adına özür diliyoruz.
-Felaketlerde mağdurlara çadır ve aş götürmek yerine, çadır ticaretiyle meşgul olan devletin kadim kuruluşu Kızılay adına özür diliyoruz…
-Belediyelerin, partilerin, sivil toplum kuruluşlarının aşevi kurmalarını kıskanıp kapatmaya kalkan yöneticilerimiz adına özür diliyoruz…
-Zamanın da çadır götürülemediği gibi olanlar da uygun mekanlara kurulamadığı için çadırları sel altında kalan depremzede vatandaşlarımızdan özür diliyoruz…