Hiç lafı dolandırmaya gerek yok, bu ülke yönetilemiyor…
Maalesef Türkiye’yi “uçurma” sloganıyla başlayan ”Türk tipi” rejim, kurumların iflas ettiği ve kelimenin tam anlamıyla ülkeyi bir kaos ortamına mahkum etmiş bulunuyor.
En son yüreğimizi yakan orman yangınları memleketin yönetim anlamında nasıl sahipsiz olduğunu en bariz şekilde ortaya koymuş oldu. Bu ülke yıllardır sıcak yaz günlerinde yangın felaketleriyle boğuşuyor ama bu sene felaketin boyutları çok büyük. Doğal olarak çok daha ciddi bir mücadele gerekiyor.
Ancak bizzat bakanların ve cumhurbaşkanının açıklamalarından öğreniyoruz ki yangını söndürecek uçağımız yokmuş. Yetkililer henüz ikna edici açıklamalar yapabilmiş değiller ama, anlaşılan Türk Hava Kurumu çoktan devre dışı bırakılmış, uçakları da atıl bir şekilde hangarlarda çürümeye terkedilmiş… Ama bu konuda esas dikkat çekici olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yangın bölgesinde yaptığı şu değerlendirmedir: “Uçak konusundaki sıkıntıların ana sebebi THK'nın filosunu yenileyememiş olmasıdır.” Farz edelim ki THK’nın elindeki uçaklar çalışmıyor, yeni uçak da almamış. İyi güzel de her şeyin tek kişiye bağlı olduğu bir sistemde bu kurum kime bağlı Allah aşkına? THK başka bir ülkenin kurumu olmadığına göre, bağlı olduğu bir makam var demektir. İşte bu makam kimse, THK’nın neden yeni uçaklar almadığının hesabını vermesi gereken de odur.
Uçaklarımız olmadığına göre ormanlarımız yanmaya devam edecek demektir. Bu durumda yangınları “kader”e havale edip yeni uçaklar alınıncaya kadar sabretmemiz gerekiyor anlaşılan… Muhtemelen yeni uçakları beklerken dağıtılan çayları içerek teselli bulmaya çalışacağız.
Memleketin nasıl yönetilemediğini daha iyi anlayabilmek için Tarım Ve Orman Bakanı’nın şu sözlerini dikkatle okumakta yarar var: “Yani envanterimizde yangın söndürme uçağımız yok, envanterimizde yangın söndürme helikopterimiz yok. Bu ezelden beri böyle. Ancak envantere de uçak alımı ile ilgili sayın Cumhurbaşkanı’mızın talimatlarıyla çalışmalara başladık. İhalesini de inşallah bu sene içerisinde tamamlıyor olacağız.” Ama bakanın hakkını yememek lazım, “Uzay aracı almak gerekirse onu da alırız” diyerek müthiş bir vizyon ortaya koydu! ‘Ekmek bulamazsan pasta ye’ der gibi bir şey yani…
Her vesileyle içeride ve dış dünyada “büyük devlet” söylemleriyle Türkiye’nin ekonomide büyük başarıların altına imza attığını, zaferden zafere koştuğunu dillendirerek nutuklar atan iktidarın, hepimizi nasıl bir Türkiye gerçeği ile yüz yüze bıraktığını daha iyi anlayabilmek için bazı ülkelerdeki yangın uçağı envanterine bakmak bile yeterli olacaktır.
- Birkaç yıl önce iflas eden Yunanistan’da 18 yangın söndürme uçağı var.
- Fransa’da 29 yangın söndürme uçağı var.
- İspanya’da 17 yangın söndürme uçağı var ve ayrıca uluslararası özel kuruluşlardan araç desteği alıyor.
- İtalya 19 uçaklık yangın söndürme filosuna sahip.
-Türkiye’nin ise sadece üç yangın söndürme uçağı var.
Ne yazık ki her yerde olur olmaz attığımız “büyük devlet” nutukları şu ana kadar yanan canları kurtarmaya yetmedi. Evet yangın söndürme araçlarımız yok belki ama Almanları, Fransızları, hatta Amerikalıları bile kıskandıracak “büyük devlet” yürüyüşümüz var…
-Mesela cumhurbaşkanımızın 13 uçaklık filosu var, devletin itibarını arttıracak yazlık-kışlık saraylarımız var.
-Yöneticilerimiz sadece K. Kıbrıs’a bile 8 uçaklık bir filo ile gidiyorlar.
-Bu ülke sırf depoda bekletmek için 2.5 milyar dolar verip S-400 füzeleri alacak kadar büyük bir devlettir!..
-Yangın uçağı için para bulamadığımıza bakmayın, bu devlet gerekirse halka İBAN numarası verip milyarları toplayarak “inadına Kanal-İstanbul” yapacak kadar güçlü bir devlettir!..
Evet öylesine “büyük devlet” hayallerine kapılmışız ki bu felaketlerden ders çıkarıp tedbirler almak yerine, yangınları hainlere havale edip günahlarımızın üzerine perde çekmez derdindeyiz. Denildiği gibi yangınları PKK'lı teröristler çıkarmış olabilir ya da kibriti Türkiye’yi düşman gören başka örgütler de ateşlemiş olabilir… Eğer 100’ün üzerindeki bölgede aynı anda yangın çıkarma kabiliyetine sahip bir PKK Türkiye içinde faal durumdaysa hepimiz tehlikedeyiz demektir. Eğer devlet yangınların PKK’nın işi olduğunu söylüyorsa, bunun anlamı “Biz devleti yönetemiyoruz, PKK her yerde olabilir, başınızın çaresine bakın” itirafıdır. Demek ki büyük devlet böyle oluyormuş…