Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Trump’ın Kudüs çılgınlığının 128 oyla reddedilmesi, dünyanın gidişatı açısından çok da umutsuz olmamak gerektiğini hepimize bir kez daha göstermiş oldu. Evet, züccaciyeci dükkanına giren fil benzeri bir patavatsızlıkla hiçbir insani ve demokratik değer tanımadan dünyayı ateşe vermeye hazır bir ihtiyarla karşı karşıyayız.
Muhtemelen, Hitler’in günümüzdeki en büyük temsilcisi olan İsrail Başbakanı Netanyahu ve kibir abidesi Trump BM’de rezil olmalarına rağmen, bundan sonra da dünyayı rahatsız etmeye, Filistin halkına eziyet etmek için yeni çılgınlıklar denemeye devam edeceklerdir.
Ama bir gerçek ortaya çıktı ki, aklı selim sahibi, barışın değerini bilen dünya liderlerinin büyük bir bölümü bu iki barış ve insanlık düşmanı liderle aynı değerleri paylaşmadığını net bir şekilde ortaya koymuşlardır. Üstelik de ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley’in, oy kullanacak ülke diplomatlarına “İsimlerinizi not ediyoruz, Başkan Trump’a vereceğiz!” tehditlerine rağmen, dünyanın Trump’tan büyük olduğunu göstermişlerdir. Ayrıca, genel anlamda Amerikan aklının bu çıldırmışlık halini onayladığını düşünmek de mümkün değil.
Elbette bütün İsraillileri aynı kategoride değerlendirmek doğru değil ama, bugünkü İsrail yönetimi dünyayı bir ‘İsrail faşizmi’ belasıyla karşı karşıya bırakmış durumdadır. Bu faşist yönetim BM’yi “yalan evi” olarak suçlamakta ve uluslararası kurumlara adeta meydan okumaktadır.
Bir gerçeği açık yüreklilikle ifade etmek gerekiyor ki, BM’deki oylama sonuçları hepimiz açısından önemli bir ders niteliği taşımaktadır. Demek ki uluslararası kurumlar ve dünya ülkelerinin önemli bir bölümü “Yahudi uşağı” değilmiş...
Biliyoruz ki bizim ülkemizde de dünyayı sadece siyah ve beyaz olarak gören bazı kesimler, hemen her vesileyle “Haçlı zihniyetinin temsilcisi olan Avrupalılar, Müslümanları yok etmek için uğraşıyorlar, Vatikan’da Papa’nın etrafında toplanıp kararlar alıyorlar” benzeri söylemlerle farklı bir Avrupa fotoğrafı ortaya koyuyorlar. BM’deki oylama gösterdi ki, Demek ki Avrupa’nın tamamı İslam düşmanı değilmiş. Çekya hariç, AB ülkelerinin tamamı Trump’ın tehditlerine rağmen, çok net bir şekilde Filistin halkının yanında yer aldı. Elbette bu, 128 ülkenin bundan sonra da bir blok halinde aynı şekilde hareket edeceği anlamına gelmiyor. Zira uluslararası ilişkilerin kendine has bir matematiği var ve her ülke kendi diplomatik parametrelerine göre farklı tavırlar sergileyeceklerdir.
Bu arada, dünya basınının oylamayı değerlendirirken gösterdiği hassasiyet de bir tarafa not edilmelidir. Geleneksel ezberlerimizi hatırlayalım: “Batı medyası manipülasyon yapıyor, Müslümanlarla ilgili negatif algı oluşturuyor, bunun kökleri Haçlı zihniyetine dayanmaktadır...” Algılarımız böyle ama, Batı basının İslam düşmanı Trump’a karşı attığı manşetler ezberlerimizi bozacak nitelikteydi. Bu konudaki bütün başlıkları vermeye bu köşenin hacmi yeterli değil ama, en azından bir bölümü şöyle:
Reuters: 120’den fazla ülke Trump’a meydan okudu.
Washington Post: ABD’nin pervasız uyarılarına rağmen dünya Kudüs kararını reddetti.
Haaretz: BM, Trump ve Netanyahu’ya darbe indirdi.
Jarusalem Post: 128 ülke Trump’ın Kudüs politikasını yere vurdu.
Guardian: ABD uluslararası camiada bir kez daha izole edildi.
Magyar Nemzet: Dünya, Trump’ın şantajına izin vermedi.
La Figaro: ABD uluslararası arenada yalnızlaştı.
La Repubblica: BM Genel Kurulundan Trump’a tokat.
Frankfurter Allgemenie Zeitung: Şantaj başarısız oldu.
Süddeutsch Zeitung: Kudüs kararı yok hükmünde.
Telegraaf: BM, ABD’nin Kudüs kararını masadan sildi.
De Standaart: Filistin için zafer.
Galiba ideolojik hafızamıza ayarlı yargılarımızı ve geleneksel ezberlerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor. Çünkü uluslararası kurumlar da, uluslararası hukuk da bütün ülkeler için hayati bir öneme sahiptir. Bu bağlamda Türkiye’nin de ittifaklarını ve dış politika parametrelerini bu istikamete göre ayarlamasında büyük faydalar olabilir.