Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana Kürt kimliğinden çok halvet içinde olduğu sol Cihangirli kimliği ile arz-ı endam eden Selahattin Demirtaş, seçime birkaç hafta kala HDP için her zaman garantili bir kart olan PKK silahı ile bütün Türkiye’den oy istiyor.
Bu da nereden çıktı demeyin... Hemen izah edeyim. Malum Öcalan 21 Mart’taki Nevruz mitingine gönderdiği mesajda PKK’nın bahar aylarında silahsızlanma konferansını toplayarak Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bıraktığını ilan etmesini istemişti.
Nevruz’dan bu yana barışa yanaşmayan PKK sonunda kararını verdi ve silahlı mücadeleye devam edeceğini açıkladı. ‘Med Nuçe’ televizyonuna konuşan KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat, Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakmayı hedefleyen silahsızlanma kongresini toplamayı gündemlerinden çıkardıklarını söyledi.
Türkiye partisi olma iddiasındaki HDP’den şu ana kadar PKK’nın barıştan cayması konusunda hiçbir açıklama yok. Anlaşılan o ki bütün Türkiye halkından oy isteyen HDP silahı hiçbir şekilde yanı başından ayırmak istemiyor. Yani PKK’nın kafası bozulunca ya da HDP barajı aşamayınca öldürmeye devam edecek. KCK açıkça demek istiyor ki, “Eğer HDP barajı aşmazsa, silahları bırakmıyoruz gereğini yaparız.”
Geçtiğimiz günlerde Demirtaş, “Tehditle oy toplama işini bize ihale ediyorlar, biz tehdit ediyormuşuz. Korktuğu için tehditle oy veren varsa lütfen çekinmesin bizzat bana gelsin. Kimden zorla HDP’ye oy istenmişse kameraların önünde ondan özür dileyeceğim” demişti. İşte bizzat Kandil’in televizyon ekranlarından yaptığı tehditler ortada. “Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleye devam edeceğiz” ifadesinden daha açık bir tehdit olabilir mi? Şimdi Türkiye halkı Demirtaş’tan açık bir özür bekliyor, eğer gerçekten demokratik bir yarışa inanıyorsa...
6-8 Ekim vahşetinde ifa ettiği vazifeyle uzun süredir PKK’ya karışan liberal mürebbiyelerin, Gezi züppelerinin ve hatta ulusalcı solun takdirine mazhar olan Selahattin Demirtaş, şimdi biraz da İslamafobik bir görüntü sergileyerek Türkiye partisi olmaya çalışıyor.
Görüldüğü gibi Demirtaş’ın Kürt sorununun çözümü ve barışın sağlanması hariç, Türkiye halkını rahatsız eden her türlü çapulculuk konusunda performansı hayli yüksek.
Esas itibariyle sırtını Kandil’in silahlı güçlerine dayamış bulunan Demirtaş, son tahlilde Kemalist paradigma ile de süslenerek üretilip piyasaya sürülmüş maket bir modelden ibaret...
Bana göre Demirtaş’ın en dikkat çekici ve kariyerinin en parlak tarafı, HDP’yi AK Parti düşmanlığının yeni üssü haline getirmiş olmasıdır. Zira özü itibariyle ateist ve radikal seküler olan PKK’lılar, özellikle de İslam söz konusu olduğunda Kemalistler kadar kaba olabiliyorlar.
Demirtaş’ın Taksim ve Kudüs konusundaki hezeyanlarını PKK’nın ateist kodlarıyla birleştirdiğimizde nasıl bir anlam ifade ettiğini sanırım daha iyi anlarız. Maalesef şu ana kadar ortaya koyduğu performansa bakarak Demirtaş ve partisi HDP eşittir PKK demek durumundayız. Dolayısıyla silahı yanı başından ayıramayan HDP’ye 7 Haziran’da verilecek her oy, PKK’yı güçlendirmekten başka bir işe yaramayacaktır.