Üniversitelerin yüz yüze eğitime açıldığı şu günlerde, kalacak yurt bulamadıkları için parklarda yatan ve Boğaziçi Üniversitesi’nde protesto eyleminde bulunan öğrencilere yönelik suçlamaları, hatta gözaltı ve tutuklamaları görünce doğrusu insan ünlü filozof Sokrates’i hatırlamadan edemiyor. Malum pek çok Atinalı Sokrates’in tehlikeli biri olduğunu düşünüyordu. M.Ö. 399’da bu Atinalılardan biri olan Meletos, Sokrates’in Atina tanrılarını ihmal ettiğini, gençleri yoldan çıkardığını ve onları otoriteye karşı gelmeleri için teşvik ettiğini iddia ederek mahkemeye başvurmuş, yargılanmasını istemişti. Sonunda Sokrates baldıran zehri içirilerek idam edildi… Sakın bizim gençlerin arkasında da Sokrates olmasın…
Peki nedir bu ‘nankör’ öğrencilerin derdi?
Bilindiği gibi Türkiye’de önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin sayısı 2021 yılı itibariyle 8 milyonu aşmış bulunuyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı yurtların sayısının 769 ve bu yurtların toplam öğrenci kapasitesinin de 719 bin 567 olduğu açıklandı. Anadolu’dan gelen öğrencilerin özel yurtların aylık bedelini ödeme imkanının bulunmadığı, ev kiralarının ise astronomik rakamlara ulaştığı dikkate alındığında yüksek öğrenimde ciddi bir problemin olduğu muhakkak.
Kuşkusuz öğrencilerin barınma ve yurt sorunları Avrupa Birliği ülkelerinin de önemli gündem maddelerinde birisi. Ancak buralarda Avrupa Öğrenciler Birliği ESU gibi sivil toplum yapıları öğrencilerin barınma sorunları konusunda karar alıcılar nezdinde girişimlerde bulunuyor, çözümler üretiyor. En önemlisi de Avrupa’nın kültürel kodlarındaki demokratik müzakere ruhunun işliyor olmasıdır.
Bizde ise ‘Herkese diploma’ sloganıyla üniversiteli sayısını arttırmakla övünen iktidar, “yurt sorununu nasıl çözeriz”e odaklanmak yerine, sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi “başarı hikayeleri” anlatmayı tercih ediyor.
Herhalde ülkeyi yönetenler şöyle düşünüyor olmalılar; biz köprüler, tüneller, büyük hava limanları, devasa şehir hastaneleri yapıyoruz ama öğrencileri bir türlü mutlu edemiyoruz. Yurt bulamıyoruz diye parklarda yatıp iktidarımızı küçük düşürmeye çalışıyorlar!..
Ve sonunda mesele dönüp dolaşıp ‘Gezi sendromu’na geliyor… Gezi bağlamında öğrencilere dönük öylesine kötücül bir hikaye yazılıyor ki böylesi korku hikayecilerinin bile aklına gelmezdi herhalde. Güya ailelerinin kıt imkanlarıyla okumak için büyük şehirlere gelen bu genç insanlar dertlerini unutup “Madem geldik, bir de Gezi eylemi yapalım” diyerek fantezi hevesine kapılıp geceleri parklarda yatmaya karar vermişler…
Gezi işi de nereden çıktı demeyin, zira yurt problemini çözemeyen iktidar yetkilileri nedense meseleyi problem alanının dışına taşıyarak başka hikayeler anlatmayı pek seviyor. Söylem aynen şöyle: “Bazı park bahçe, buralardaki bankların üzerinde yatanlar şunu açık ve net söylüyorum. Bunların bir kısmının öğrencilikle alakası yok. Bunlar kendilerine göre sözde öğrenci. Gezi Parkı olayı neyse bunun farklı versiyonudur.”
İyi güzel de iktidar sorun çözme makamıdır, çözülemeyen sorunlar için başkalarını suçlama makamı değil… Her gün çılgınca artan zamlardan, adaletin bozulan terazisinden, eğitimde heba olan yıllardan, giderek itibar kaybeden dış politikadaki görüntümüzden muhalefet sorumlu olamayacağına göre, doğal olarak bu işler iktidarın görevleri arasında bulunmaktadır.
Ancak ne hikmetse iktidar her seferinde sanki memleketin problemleriyle ilgili hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi, bütün günahları iç ve ‘dış düşmanlar’a yükleyip ortaya karışık bir takım “yerli” ve “milli” sloganlar atarak yoluna devam etmeyi bir iktidar meziyeti olarak görüyor.
-Mesela soğan-patates zamlandığında soğancılar karaborsacı ya da ‘terörist’ oluyor…
-Marketlerde fiyatlar alıp başını gidince marketçiler terörist…
-Boğaziçi Üniversitesinde yasal gösteri haklarını kullanan öğrenciler terörist…
-Bu da yetmezmiş gibi şimdi kebapçılar da terörist oldu…
Gördüğünüz gibi iktidarın hiç suçu yok… Hukukun üstünlüğünü, ifade özgürlüğünü, akademik özgürlüğü, çağdaş dünya değerleriyle yetişen bir gençliği önceleyerek yola çıkan AK parti iktidarının bugünkü dramatik hali gerçekten ibret verici bir durum.
Maalesef bugün artık üniversite kapatan bir AK Parti var, yasal protesto haklarını kullanan öğrencileri ‘terörist’ ilan eden bir AK Parti var, yurt bulamadığı için parklarda yatan öğrencilere ‘nankör’ diyen bir AK Parti var. Eğer AK Parti hikayenin son satırlarını böyle yazmak istiyorsa ne diyebiliriz ki…